gecce-

İnstagram: @egzersizce_


İnsan bedeni yaratılışı gereği pek çok farklı fonksiyonu eş zamanlı olarak yerine getirebilir. Bu fonksiyonları sürdürebilmek için de bazı gereksinimleri mevcuttur. Örneğin her nefes alışımızda ciğerlerimize dolan havadaki oksijeni alıp hücrelerimize kan akımıyla transfer eden canımız bedenimiz, bu işleri biz farkında bile olmadan yaparak hayatta kalmamızı sağlar. Bu tür fonksiyonlarla yaşama tutunurken düşünmek zorunda olmamak da bir harika! Bu otomatik işleyişi beynimizin de bir elemanı olduğu büyük ‘Sinir Sistemimiz’ yerine getirir. Nefes alma verme işleri, kalbin kendi kendine atışı hep sinirlerimiz sayesindedir. Bugün sizleri bu harika sistemle tanıştırmak istiyorum.

‘Sinirlerim zıpladı.’
‘Ay sinirim bozuldu.’
‘Beynim attı.’
‘Sinir oldum.’

Her gün ağzımızda sinirler ve beyin de, keşke biraz daha yakından tanıyıp sevsek değil mi? Çünkü bu güzel sistemi tanırsak, bedenimizi de daha iyi tanırız. İhtiyacı olan şeyleri anlar, kolayca da bedenimize iyi bir bakım verebiliriz. Sinir sistemimiz, her türlü organımız gibi anne karnında oluşmaya başlayan ancak büyüme gelişme evrelerinde farklılaşan dokularımızdan biridir. Beynimiz, omuriliğimiz ve sinirlerimiz bir bütün olarak bedeni sarar. Bedendeki her türlü işleyişin devamından ve bekasından sinir sistemimiz sorumludur. Bunu yaparken garip yöntemler kullanır ama asıl hedefi, var oluş amacı bizi tek parça sapasağlam hayatta tutmaktır. Bütün kas iskelet sistemimiz de sinir sistemimize bağlı çalışır.

Bir düğmeye basmadan ampul yanmaz değil mi? İşte aynı bu şekilde, sinirler uyarmadan da kaslarımız çalışmaz. Kaslarımızı uyaran sinirlerimiz aynı zamanda kasın durumu hakkında beyne bilgi de sağlar. Yani bir kas yaralandıysa bunu beyne bildiren de sinir olur. Daha büyük marifetleri dahi olan bu harika sinirlerimiz, bedenimizin en vazgeçilmez elemanıdır. Bu detayları merak edenler için ilerleyen zamanlarda belki daha derin anlatımlar yaparım. Ancak bugün, sinir sistemimizin farklı kişilikteki yüzlerinden bahsederek devam ediyorum. Bu güzel sistemin amacının bizi sağlıklı şekilde ayakta tutmak demiştim. Bunu nasıl yaptığına bir bakalım.

Şimdi hayal edin, gecenin karanlığında, çok da iyi tanımadığınız bir sokakta yürüyorsunuz. Birkaç metre ötede birden büyükçe bir köpek beliriyor. Göz göze geliyorsunuz. Bir an için birbirinize bakıp donuyorsunuz. Bir süre sonra köpeğin boyutunun farkına varıyorsunuz. Oldukça büyük ve kaslı olduğunu fark ediyorsunuz. Bakışlarından ve duruşundan vahşi bir ırk olduğunu ve niyetinin de pek tekin olmadığını sezinliyorsunuz. O an köpeğin ağzı aralanıyor, derin bir hırlamayla birlikte ön dişleri de görünür hale geliyor. Evet, saldırmaya hazırlanıyor. Ne hissedersiniz? Elbette ‘KORKU’ değil mi? Bunu hayal etmek bile sizi gerdi. Yaralanmaktan korkmak bize atalarımızdan yadigar bir zihin kodu zaten (iyi ki). Peki bu korkunun bedenimizde nelere sebep olduğuna dikkat edelim mi?

  • Kalbiniz hızla atacak.

  • Elleriniz terleyecek.

  • Bedeninizdeki kaslar gerilecek.

  • Göz bebekleriniz büyüyecek.

  • Solunumunuz hızlanacak, ve bir çok bunun gibi olay gerçekleşecek.

Neden mi? Çünkü insan bedenini yöneten sinir sistemimiz bir tehditle karşılaştığında SAVAŞ, KAÇ ya da DON reaksiyonlarından birini veren ‘KURTARICI SİNİR SİSTEMİ’ aktive olur. Nam-ı diğer ‘Sempatik Sinir Sistemi’ bizleri tehlikeden kurtarmak için bir kulağı dimdik uyuyan savaşa hazır bir askerdir. Bir tehdit algıladığında ise hızla bir reaksiyon vermek için kodlanmış komutlar işletir. Peki, bedeninizdeki bu tatlı kalp ritmi hızlanmasının, terlemenin ve benzeri olayların nasıl ortaya çıktığını biliyor musunuz? Eminim ‘ADRENALİN’ hormonunu tanıyorsunuzdur. Evet, bunların olmasını sağlayan da ta kendisi.

TEHDİTLE KARŞILAŞMA—-KORKU DUYGUSU—-ADRENALİN SALGILANMASI—-KALP HIZI VB.

Şimdi sizi çok ilginç bir uyanışa davet ediyor ve önünüzde duran pek çok kapalı kapının ve cevapsız sorunun anahtarını sizlere açıklıyorum:

HİSSETTİĞİNİZ DUYGULARIN BEDENİNİZDEKİ İŞLEYİŞİ ETKİLEDİĞİNİ FARK EDEBİLİYOR MUSUNUZ?

‘AAAAA!’ dediğinizi duyar gibiyim. Evet, her duygunun.. Ve evet, sadece duyguların da değil. Pek çok durumun, olayın, düşüncenin de bu işlerde payı var. Öğrendikçe ne düşünmemiz, ne yememiz, nasıl uyumamız gerektiğini çok daha iyi anlayacağız. Anladıkça da kendimize, bedenimize çok daha büyük sevgi ve bakım verebileceğiz.

Bu, daha başlangıç, çok daha büyük bir uyanışa gidiyoruz J

Sevgi ve sağlıkla kalın.

Etiketler