İnstagram: @markadoktoru
Bence bu ikisi ülkenin gelişmişliği açısından önemli bir gösterge. İki tip müzik algısı var. Birincisi neden neyi dinlediğini bilmeyenler, bir de müzisyenlerin tarzını kültürünü anlayıp hayat felsefeleri ile dinlemeye çalışanlar. Birincisi zaten pop kültürü olarak düşünmek lazım. Sabun köpüğü şeklinde moda olup ortalama 1 ay sonra unutulan şarkılar ve şarkıcılardan bahsediyorum. Diğerinde ise gerçekten klasikleşen müzik ve müzisyenlerden bahsediyorum.
80’li yıllarda Efes harabelerinde ‘Joan Baez’ veya ‘Zamfir’ konserlerinde giderken bu kadar kalabalık mı gelmiş diyordum.
Nejat Eczacıbaşı önderliğinde ‘İzmir Kültür Sanat Vakfı’ konserlerinde her zaman nitelikli etkinlikler Efes’de başlamıştır.
Sonraları ‘Pink Martini’ Çeşme konserinde sevenleri bu kadar mı az demeye başladım.
Life Park Sarıyer konserlerinde hala kalabalık kitle yanımda Okan Bayülgen ile yakışıklı kardeşimiz; Johnny Depp’in ‘Hollywood Vampires’ grubunu da dinlerken nedense bizim yaş grubundan çok az insan buldum.
Oysa, Sting, Simply Red, Sade, MFÖ, Barry White, öncesi Pink Floyd, Beatles, Queen, Madonna, George Michael, Leonard Cohen, Dire Straits, Bob Dylan, Genesis, Miles Davis, Depeche Mode, Pet Shop Boys, Fleetwood Mac, Peter Gabriel, Stevie Wonder, gibi müzisyenler ile büyümüş bir nesil olarak şu anda kaliteli müzik ve grup var mı? sorusunu soruyorum.
Yerli müzisyenlerde ise;
Önce Ahmet Ertegün (bunu başlı başına gençlerin araştırmasını ve hayat hikayesini film olabileceğini düşünmekteyim.)
70’li yıllarda ise Türkiye’de Zeki Müren gerçeğini masaya yatırmamız lazım derim.
Şu anda Cihangir’de LGBT yürüyüşlerinde gerginlikler olurken o dönemde herkes birbirine saygı içinde Zeki Müren şarkıları ile masalara oturup duygulanabiliyordu.
Sonrasında Bülent Ersoy dönemini yaşadık.
Şimdi Murat Övünç çizgisinde arkadaşları sanatçı olarak izleyene izleten kadın matineleri kalitesindeyiz.
Gelelim herkesin sevdiği Türk sanatçı ve gruplarımıza Enbe Orkestrası, Grup Gündoğarken, MFÖ, Barış Manço, Kurtalan Ekspres, Modern Folk Üçlüsü, 5 Yıl önce 10 yıl sonra,
Sanatçılarımızdan bazıları; Ajda Pekkan, Ahmet Özhan, Ayla Algan, Ali Rıza Binboğa, Ayten Alpman, Bülent Ortaçgil, Coşkun Sabah, Edip Akbayram, Sibel Egemen, Emel Sayın, Erol Büyükburç, Bülent Ersoy, Ferdi Tayfur, Fikret Kızılok, İlham Gencer, Hümeyra, Muazzez Abacı, Neco, Nil Burak, Nilüfer, Nükhet Duru, Tanju Okan, Orhan Gencebay, Özdemir Erdoğan, Adnan Şenses, Sezen Aksu, İbrahim Tatlıses, Zülfü Livaneli…
Bu isimler bir çırpıda kalbimden dökülenler, bizim jenerasyonda yerli ve yabancı gerçekten değerli sanatçılar vardı…
Şimdilerde sabun köpüğü şarkılar olduğunda ilgimizi çeken ülkemizde hepimizin bildiği Zeki Müren gibi sanatçılar yok veya var da ben mi bilmiyorum.
Müzik ve kültür, dünyadaki tüm coğrafyalarda birbirleriyle iç içe yaşayan bir doku sergilemektedir. Müzik, içerisinde yaşamakta olduğu kültürel yapının özelliklerini yansıtma işlevini yerine getirirken, içerisinde bulunduğu kültürel yapıyı etkilemekte ve aynı zamanda kendisi de etkilenmektedir.
Geleneksel Türk müziği, Osmanlı döneminde halk ve üst kültür çevresinde gelişen olmak üzere ikiye ayrılır. Geleneksel olarak Türk müziği çeşitli ortamlarda şöyle belirir:
- Şehirlerde, saray çevresinde ve konaklarda: Kâr, beste, semai, şarkı
- Tekkelerde: Naat, ayin, durak, ilahi, nefes, niyaz
- Köylerde: Türkü, bozlak, uzun hava, zeybek, oyun havası
- Sınır boylarında: Serhat türküsü
- Kışlalarda: Mehter müziği
Halk müziği ve “klasik” Türk müziği arasında çok önemli bir bağ vardır. Nitekim türkülerin pek çoğunda klasik musiki makamları kullanılmıştır. Aynı şekilde, türkü, köçekçe, oyun havası, sirto, vb. halk musikisi formları klasik Türk musikisinde kullanılmıştır. İsmail Dede Efendi, Şakir Ağa, Şevki Bey gibi büyük klasik musiki bestekârlarının hemen hepsinin halk musikisi formlarını kullandıkları gözlemlenir.
Türkiye’deki kültürel yapı, coğrafi ve tarihi özelliklerin etkisiyle çok zengin ve farklı kültürlerin harmanlanmasıyla oluşmuş; Doğu, Batı, Orta Doğu, Akdeniz ve İslam kültürü gibi renklerle bezenmiş ve bu kültürlerden etkilenmiştir.
Uzun yıllar boyunca değişik kültürleri içinde barındıran Anadolu, Türkiye’deki müzik kültürünün oluşumunda tarihi bir altyapı oluşturmuştur.
İslamiyet’in kabulü ile Selçuklu ve Osmanlılarda yaşanan değişimler, Anadolu ve Yakın Doğu’nun müzik kültüründe önemli bir etki yaratmıştır. Bu nedenle Osmanlı İmparatorluğu 17. yüzyıl ortalarına kadar dünyanın önemli kültür merkezlerinden biri olmuştur