gecce-

Avrupa’nın batı ucunda, okyanusla rüzgarın iç içe geçtiği Portekiz, sadece pastel tonlarındaki, seramik kaplı evleri, tarih kokan sokaklarıyla değil; özel lezzetleri ve dünyaca ünlü şaraplarıyla da dikkat çeken bir gastronomi cenneti. Özellikle Porto ve Lizbon, hem kültürel derinlikleri hem de zengin mutfak miraslarıyla bu alanda Avrupa’nın en çok konuşulan rotalarından biri haline gelmiş. E madem öyle bize de gezmek düşer …

Porto ve Portekiz’in Kuruluş Hikâyesi: Bir Şehrin Bir Ülkeye Adını Verdiği Yolculuk

Porto’nun Adı, Bir Ülkenin Kaderini Yazdı

Porto, bugünkü Portekiz’in kuzeyinde Douro Nehri’nin ağzında yer alan kadim bir kenttir. Roma döneminde adı Portus Cale idi. “Portus” liman, “Cale” ise muhtemelen yerel bir Kelt yerleşiminin adıydı. Zamanla bu birleşik ad “Portucale” halini aldı. İşte bu ad, bugünkü Portekiz (Portugal) isminin kökenidir.

Afonso Henriques, annesi Teresa’ya karşı isyan etti ve 1139 yılında Ourique Savaşı’nda Müslümanlara karşı kazandığı zaferin ardından kendini Portekiz Kralı ilan etti. 1143 yılında León Krallığı tarafından bağımsızlık fiilen tanındı ve 1179’da Papa III. Alexander tarafından resmen kabul edildi. Böylece Portekiz Krallığı resmen kuruldu.

Porto, hem adını verdiği ülkenin doğduğu toprak olması hem de kuzeydeki Hristiyan güçlerinin Müslümanlara karşı önemli bir karargâhı olması nedeniyle askeri ve ekonomik açıdan stratejik bir merkezdi. Orta Çağ boyunca bu bölge, ülkenin en önemli şehirlerinden biri oldu. Limanı sayesinde ticaret gelişti, şarap üretimi buradan Avrupa’ya açıldı.

Nata tatlısı imparatorluğu Porto:  Bir Kültür Başkenti

Douro Nehri’nin kıyısına kurulmuş, masalsı bir manzaraya sahip Porto, adını dünyaya tanıtan Porto şarabı ile gastronomi dünyasının yıldız şehirlerinden biri. Şehir, sadece bu eşsiz tatlı şarabın doğduğu yer değil; aynı zamanda tadım deneyimlerinin kültürel bir ritüele dönüştüğü bir merkez.

Vila Nova de Gaia bölgesindeki şarap mahzenleri, Porto’ya gelen her lezzet tutkununun uğrak noktası. Burada Taylor’s, Graham’s, Sandeman gibi yüzyıllık bağ evlerinin mahzenlerinde, fıçıların arasında şarap tadımı yapabilir, her bir yudumda Portekiz’in tarihine tanıklık edebilirsiniz. Bu tadım turlarının çoğu aynı zamanda bölgenin tarihiyle iç içe anlatılarla zenginleştirilmiş; yani sadece damak değil, zihin de doyuruluyor. Nata yemek için tek adres; Castro fırını 10 metrekarelik dükkanda fırından taze taze çıkan ürünleri espresso ile tadımlamanızı öneririm.

Gastronomi Turları: Balık, Deniz Ürünleri ve Francesinha

Porto’da gastronomi sadece şaraptan ibaret değil. Mercado do Bolhão gibi geleneksel pazar yerleri, taze deniz ürünlerinin ve yerel ürünlerin kalbinin attığı yer. Şehrin en ikonik yemeklerinden biri olan Francesinha, et ve peynirle yapılan ve üstüne özel bir sos dökülen bu yerel tat, Porto’da mutlaka denenmesi gerekenlerden.Heryerde bulabilirsiniz ve dolu bir tabak 14 Euro …

Balık severler için Atlantik’in bereketi sofralara yansıyor: bacalhau (tuzlanmış morina balığı), tarifle karşınıza çıkabilir, sardinha (Sardalye) yaz akşamlarının vazgeçilmezi.

Kültürle Harmanlanan Bir Lezzet

Yemek molalarınız arasında şehrin kültürüne göz atmak isterseniz, dünyanın en güzel kitapçılarından biri sayılan Livraria Lello sizi büyüleyecektir. Aynı şekilde modern sanatla ilgilenenler için Serralves Sardalye Müzesi, hem mimarisiyle hem koleksiyonlarıyla oldukça etkileyici. 

Lizbon: Fado Eşliğinde Deniz Ürünleri

Başkent Lizbon, daha Akdeniz esintili bir mutfağa sahip. Alfama ve Bairro Alto gibi tarihi mahallelerde dolaşırken sokak aralarındaki fado evlerinde, hüzünlü bir Portekiz şarkısı eşliğinde arroz de marisco (deniz mahsullü pilav) ya da ameijoas à bulhão pato (sarımsaklı kum midyesi) gibi lezzetleri tadabilirsiniz.Bu şehir tam bir şehir .Burada Uzakdoğu daki tuk tuk lardan kişi başı 30 Euro ya 2 saat Tur alırsanız şehrin 7 Tepesini gezdiriyorlar .Bence direkt yapılması gereken bu…

Lizbon’un ve Porto’nun Time Out Market gibi modernleşmiş gastronomi noktaları, geleneksel lezzetleri yeni nesil sunumlarla buluşturuyor. Bunlarda tek sorun kokuları iyi izole edememiş olmaları .Benim gibi Domuz eti kokusundan rahatsız olanlar içerde fazla kalamıyor .

Turizmin Yeni Yüzü:  Gastronomi  ve Tatil Birlikteliği

Portekiz son yıllarda gastronomi ve şarap turizmini başarılı biçimde bütünleştirerek turizm vizyonunu bir üst seviyeye taşıdı. Porto’dan başlayıp Douro Vadisi boyunca yapılan şarap turları artık sadece yetişkinlere değil, ailelere ve gurme gezginlere özel tematik turlarla sunuluyor. Turlar genellikle bağbozumu döneminde daha renkli geçiyor, bu dönemlerde festivaller de cabası.

Porto’da gidilmesi gereken  tek et lokantası ise tartışmasız; Brasao.. Fiyatlar da çok makul .Düşünün Nusret ‘den daha köklü ve ikonik bir restorana gidiyorsunuz içecek dahil 2 kişi 50 Euro ödüyorsunuz. Nefaset de çok başarılı. 

Porto gayet basit ve ulaşım sorunu olmayan bir kent. En uzak yere yürüyerek gidebilirsiniz .

Farklı şehre gitmek için otobüs garajına uber ile gitmek 7 Euro tuttu.

Bu arada okyanusta denize girmek veya plaj güneş sevenler için bana göre çok sevimli olmayan Matoshinos şehrine 2.5 saatte varmak gidiş dönüş kişi başı 2100 TL. Son model otobüsler ile gidiyorsunuz. Bu arada bileti nerden aldım dersiniz; Kamil Koç. Burada uluslararası sistem kurmuş olan Kamil Koç firmasını tebrik ederim.

Sonuç: Tabağınızda Bir Coğrafya, Kadehinizde Bir Hikâye

Porto ve Lizbon, gastronomi meraklıları için yalnızca bir tatil rotası değil; aynı zamanda kültürle yoğrulmuş bir tat haritası. Her lokma, her kadeh, Portekiz’in çok katmanlı tarihini, denizle olan bağını ve sıcak misafirperverliğini anlatıyor. Şayet bir yolculuk sadece görmek değil tatmak da ise; bu iki şehir, Avrupa’nın en leziz ve en özgün kaçış rotalarından biri olmayı hak ediyor.İnsanların pozitifliği ,taksicisinden ,otelcisine kadar herkesin turizmden ekmek kazanmayı yıllardan beridir damarlarına kadar öğrendiği pozitif bir kent. Kazıklanma ihtimaliniz yok. Binalar eski tarih ile harmanlanmış korunmuş, sokaklar, Porto tam bir denizci şehri, ilk trandiller ile turlar yapılmakta sokaklar ise arnavut kaldırımı. Yeni bina yok. Gezen fazla Türk de görmedim.

Bu haftalık benden bu kadar kalın sağlıcakla …