Yaşlandıkça bildiklerimi unutuyorum ve sürekli güncelleme yapıyorum. Evde koltuğumun sol yanında tuttuğum kitapları aynı anda okuyorum .Bu anlamda bazen gençlik ne kadar kültürden uzak yetişiyor diyorum ama sorsan ben de birçok ana konuyu unuttuğumu fark ediyorum. O sebepten soldaki kütüphanemden ara ara güncelleme yapıyorum.Bu hafta size yeme içme yerine; masaya oturduğunuzda  ağzınızın iki  çift laf etmesi için genel kültürümüzü birlikte güncelleyelim istedim.


Nostradamus:
Kehanetler Arasında Bir Yolculuk

Tarih boyunca, bazı isimler zamanın ötesine geçmeyi başarmıştır. Michel de Nostredame, namıdiğer Nostradamus, bu isimlerden biridir. 1503 yılında Fransa’da doğan Nostradamus, doktorluk mesleğinin yanı sıra, geleceği öngördüğüne inanılan kehanetleriyle dünya çapında bir üne kavuştu.

Peki, Nostradamus’un hikayesi gerçekten de zamanın perdesini aralayan bir yolculuk mu, yoksa ustaca yazılmış bir edebi eser mi?

Kehanetlerin Doğuşu

Nostradamus, 1555 yılında yayımladığı LesProphéties (Kehanetler) adlı kitabıyla dikkatleri üzerine çekti. Dörtlükler halinde yazdığı bu şiirsel kehanetler, belirsiz ifadeler ve sembollerle doluydu. Onun kehanetlerinde, dünya savaşlarından doğal felaketlere, hatta bazı modern olaylara kadar birçok olayın izleri arandı.

Örneğin, Adolf Hitler’in yükselişi, Fransız Devrimi ve hatta 11 Eylül saldırıları, Nostradamus’un dörtlüklerinde görüldüğünü iddia edenler oldu. Ancak burada önemli bir nokta vardı: Kehanetler, genellikle olaylar yaşandıktan sonra yorumlanıyordu.

Bilim Mi, Mistik Mi?

Nostradamus, yalnızca bir kahin değil, aynı zamanda veba salgınlarıyla mücadele eden bir doktordu. Bitkisel tedaviler ve hijyen önlemleriyle birçok kişinin hayatını kurtardı. Ancak onun geleceği görebildiği iddiası, birçok bilim insanı için tartışmalı kaldı.

Sigmund Freud: İnsan Zihninin Derinliklerine Yolculuk

İnsan zihni… Buzdağının görünen kısmı, bilinç; görünmeyen kısmı ise derin bir okyanus. İşte bu okyanusu ilk kez cesurca keşfetmeye çalışan isimdi Sigmund Freud. 1856’da doğan Freud, yalnızca psikoloji tarihine değil, insan doğasını anlama çabamıza da damga vurdu.

Peki, Freud’un felsefesi neydi? Onu böylesine etkili kılan ne oldu?

Bilinç ve Bilinçdışı: Buzdağının Altı

Freud, insan zihnini bir buzdağına benzetti. Bilinç, yüzeyde görünen küçük bir kısımdı. Ancak kişiliğimizi asıl şekillendiren, suyun altındaki devasa bilinçdışıydı. Bastırılmış arzular, travmalar ve anılar bu karanlık bölgede saklanıyordu.

Freud’a göre, günlük yaşantımızda farkında olmadan yaptığımız hatalar, rüyalarımız ve bazı ani tepkilerimiz, bilinçdışının ipuçlarıydı. O meşhur “Freudyen sürçmeler” de buradan geliyordu: Dilimizin sürçtüğü anlarda, bilinçdışımızın sakladıklarını dışarı vurduğuna inanıyordu.

İd, Ego, Süperego: İçimizdeki Üçlü Mekanizma

Freud, insan kişiliğini üç temel yapıya ayırdı:

            •          İd: İlkel benlik… Haz ilkesine göre çalışır ve anlık tatmin ister. Açlık, cinsellik, saldırganlık gibi içgüdüleri barındırır. Bir bebeğin açlık krizinde ağlaması gibi, id yalnızca ihtiyaçlarının giderilmesini ister.

            •          Ego: Gerçeklik ilkesine göre çalışan yapı… İd’in isteklerini, toplumun kurallarına uygun şekilde gerçekleştirmeye çalışır. Ego, bizim “gerçek benliğimizdir.”

            •          Süperego: Toplumun kuralları ve ahlaki değerler… Çocuklukta öğrenilir. Vicdanı ve ahlaki yargıları temsil eder.

Freud’a göre, bu üç yapının dengesi, ruh sağlığımızı belirler. İd fazla baskın olursa dürtüsel davranışlar, süperego ağır basarsa suçluluk duyguları ortaya çıkar.

Psikanaliz: Zihnin Dedektifliği

Freud, psikanaliz adını verdiği yöntemi geliştirerek, hastalarının zihnindeki bilinçdışı içerikleri ortaya çıkarmayı hedefledi. Serbest çağrışım tekniğiyle, danışanlarının akıllarına gelen her şeyi sansürsüzce anlatmasını istedi. Rüyaları analiz ederek, bilinçdışındaki arzuları keşfetmeye çalıştı.

Freud için rüyalar, “bilinçdışına açılan kral yolu”ydu. Bastırılmış duygular ve istekler, rüyaların sembolleri aracılığıyla kendini gösterirdi.

Banksy: Duvarların Diline Kulak Verin

Sanat… Kimi zaman bir tuvalde estetik bir güzellik, kimi zamansa sokakta topluma ayna tutan bir isyan. İşte Banksy, bu ikinci yolu seçti. Kimliği hâlâ gizemini koruyan bu sokak sanatçısı, eserlerinde toplumsal adaletsizlikleri, savaş karşıtlığını, tüketim çılgınlığını ve özgürlük arayışını kendine özgü bir ironiyle anlatıyor.

Peki, Banksy’nin felsefesi ne? Onu bu kadar etkili kılan şey ne?

Sanat Galerilerinden Duvarlara

Banksy, sanatı elit galerilerden alıp sokaklara taşıdı. Ona göre sanat, yalnızca dar bir çevrenin değil, herkesin hakkıydı. Sokaklara yaptığı eserleriyle, sanatı “ulaşılamaz” olmaktan çıkarıp gündelik hayatın bir parçası hâline getirdi. Çünkü Banksy’ye göre, sanat, yalnızca bakan gözler için değil, düşünen zihinler için vardı.

İsyan ve Sisteme Eleştiri

Banksy’nin eserlerinde sistem karşıtlığı net bir şekilde görülür. Kapitalizmin yarattığı tüketim toplumu, savaş endüstrisinin acımasızlığı ve devletlerin baskıcı politikaları sıkça eleştirilir.

            •          “Çiçek Atan Protestocu” (FlowerThrower): Molotof kokteyli yerine bir buket çiçek fırlatan protestocu figürü, şiddete karşı barış mesajı verir.

            •          “Balonlu Kız” (Girl withBalloon): Kaybolan masumiyetin ve umudun simgesi olarak yorumlanır.

Banksy’nin eserleri, genellikle bizleri alışkanlıklarımızı ve kabullendiğimiz düzeni sorgulamaya iter.

Banksy, sanat piyasasının ticari yüzüne de sıkça gönderme yapar. Bir keresinde Londra’daki Sotheby’s müzayedesinde satılan “Balonlu Kız” eseri, satış gerçekleştiği anda kendini parçalayarak herkesi şaşkına çevirdi. Bu eylem, sanatın metalaştırılmasına karşı bir protesto olarak yorumlandı.

Savaş Karşıtlığı ve İnsani Mesajlar

Banksy’nin felsefesinin temel taşlarından biri de savaş karşıtlığıdır. Filistin’de yaptığı eserler, savaşın yarattığı yıkımı gözler önüne sererken, Batı Şeria’daki duvar üzerine çizdiği umut dolu figürlerle özgürlük özlemini simgeler.

Kimliksiz Bir Devrimci

Banksy, anonim kalmayı tercih ederek sanatçının kimliğinden çok, sanatın mesajını ön plana çıkardı. Kim olduğu merak edilse de, onun asıl kimliği duvarlardaki çığlıklarda gizli kaldı.

Kalın sağlıcakla …