gecce-

 

“Bilimin ve Güzelliğin Buluştuğu Nokta: Dr. Cansen Yeni Kut ile Yenilikçi Bir Yolculuk!


Bugün, güzellik ve bilimin kesiştiği noktada ilham veren bir isimle birlikteyiz: Dr. Cansen Yeni Kut. Kendisi sadece estetik tıp alanında öncü çalışmalarıyla değil, aynı zamanda kök hücre ve eksozom tedavileri gibi yenilikçi yöntemlere getirdiği modern bakış açısıyla da adından sıkça söz ettiriyor. Üstelik tıp eğitimine Harvard Üniversitesi’nde ikinci diploması için devam etmesi ve psikoloji alanındaki bilgisi, onun mesleğine olan tutkusu ve insan sağlığına duyduğu derin bağlılığı gözler önüne seriyor.

Bugünkü sohbetimizde, güzelliğin sadece dış görünüşten ibaret olmadığını, beden ve ruh sağlığının nasıl iç içe geçtiğini, estetik dünyasında çığır açan kök hücre ve eksozom teknolojilerinin geleceğini kendisinden dinleyeceğiz. Hem bilgisi hem de zarafetiyle fark yaratan Dr. Cansen Yeni Kut, bizlere güzellik anlayışına bambaşka bir pencereden bakmayı öğretecek.

Hazırsanız, bilimin ve estetiğin buluştuğu bu özel sohbete başlayalım…

 

DR; CANSEN YENİ KUT İLE RÖPORTAJ: CİLT GENÇLEŞTİRMEDE KÖK HÜCRE VE EKSOZOMLARIN GÜCÜ!

Gül Erçetingöz: Benim ve birçok kadının güzellik Perisi, Dr, Cansen Yeni Kut, GGusto Beauty köşemize hoş geldiniz;)

Son dönemde herkesin dilinde olan bir konu var: kök hücreler ve eksozomlar. Bu kadar popüler olmalarının sebebi ne sizce?

Dr. Cansen Yeni Kut:  Hoş bulduk, Gül Hanım! Aslında bu popülarite tesadüf değil. Kök hücreler, vücudumuzun kendi kendini yenileme kapasitesini harekete geçiren mucizevi hücreler. Cilt gençleştirme alanında da devrim niteliğinde sonuçlar sağlıyorlar. Eksozomlar ise bu süreci hızlandıran ve hücreler arası iletişimi destekleyen biyolojik taşıyıcılar gibi çalışıyor. Yani kök hücreler vücudu tamir ediyorsa, eksozomlar da o tamir sürecini hızlandırıyor ve yönlendiriyor. Bu ikili gerçekten yaşlanma karşıtı bakımda altın standart olmaya aday.

Gül Erçetingöz: Peki, kök hücreler tam olarak ciltte ne yapıyor? Sihir gibi geliyor kulağa!

Dr. Cansen Yeni Kut:  Aslında sihir değil, ama bilimin en etkileyici taraflarından biri diyebilirim. Kök hücreler ciltte hasarlı dokuları onarmakla kalmıyor, aynı zamanda kolajen üretimini tetikliyor. Cildin sıkılaşmasına, kırışıklıkların azalmasına ve daha parlak bir görünüm kazanmasına yardımcı oluyorlar. Özellikle mezankimal kök hücreler, cilt yenilenmesinde en etkili olanlar. Hem onarıcı etkileri var hem de iltihaplanmayı azaltarak ciltte daha sağlıklı bir ortam oluşturuyorlar.

Kök hücre tedavilerinin özellikle cilt gençleştirme ve kırışıklık tedavisi alanlarında kullanımı öneriliyor. Ayrıca yara iyileşmesi ve cilt lekeleri gibi durumlarda da kök hücre tedavileri önemli bir rol oynar. Bu tedaviler genellikle ciltteki kolajen üretimini artırarak, elastikiyetin artmasına ve cildin daha sıkı görünmesine yardımcı olur.

Kök hücre tedavisi uygulamaları, çeşitli yöntemlerle yapılabilir. Bunlardan bazıları:

  • Platelet-rich plasma (PRP) ve kök hücre kombinasyonu: PRP, cilt yenilenmesini artıran bir tedavi iken, kök hücreler ile birleştirilmesi cilt hücrelerinin hızlı bir şekilde yenilenmesini sağlayabilir.

  • Kök hücre enjeksiyonları: Cildin daha derin katmanlarına kök hücrelerin doğrudan enjekte edilmesi, doku yenilenmesini ve cilt sağlığını iyileştirebilir.

  • Exosome tedavisi: Kök hücrelerden elde edilen eksozomlar, hücreler arası iletişimi artırarak cilt yenilenmesini hızlandırabilir.

Bu tedaviler, ciltteki doğal iyileşme süreçlerini destekler ve daha sağlıklı, genç bir görünüm kazandırabilir.

 

Gül Erçetingöz: Eksozomlar da son zamanların gözdesi. Kök hücrelerden farkları ne peki?

Dr. Cansen Yeni Kut:  İşte burada işin özü ortaya çıkıyor. Eksozomlar aslında kök hücrelerin salgıladığı küçük hücre dışı kesecikler. İçlerinde büyüme faktörleri, proteinler ve genetik bilgiler taşıyorlar. Kök hücreler cilde nakledildiğinde bazen çevresel faktörlerden etkilenebiliyor ve aktif hale gelmeleri zaman alabiliyor. Eksozomlar ise direkt bu onarıcı sinyalleri taşıdığı için hızlı bir şekilde cilt hücrelerine ulaşıp gençleştirme sürecini başlatıyor. Yani kök hücreler fabrikanın kendisi, eksozomlar ise üretimi hızlandıran turbo motor gibi çalışıyor diyebilirim.

Gül Erçetingöz: Peki bu iki yöntem arka arkaya uygulanabilir mi? Daha etkili olur mu?

Dr. Cansen Yeni Kut:  Kesinlikle uygulanabilir ve hatta birçok durumda birlikte kullanıldığında çok daha etkili sonuçlar alınıyor. Kök hücreler ciltte onarım sürecini başlatırken, eksozomlar bu süreci hızlandırarak destekliyor. Önce kök hücre tedavisi yapılıp ardından eksozom desteği verilirse, ciltteki yenilenme daha hızlı ve daha belirgin hale geliyor. Bu kombinasyon yöntemi, özellikle yoğun cilt hasarı veya yaşlanma belirtileri olan kişilerde harika sonuçlar sağlıyor.

Gül Erçetingöz: Peki bu yöntemler herkese uygun mu? Yan etkileri var mı?

Dr. Cansen Yeni Kut:  Güzel soru! Genel olarak kök hücre ve eksozom tedavileri güvenli. Özellikle kişinin kendi hücrelerinden elde edilen kök hücreler kullanıldığında alerjik reaksiyon riski çok düşük. Eksozomlar da biyolojik olarak uyumlu oldukları için yan etki olasılığı minimal. Tabii ki hamileler, aktif enfeksiyon taşıyanlar veya bağışıklık sistemi problemi yaşayanlar için değerlendirme yapılmalı. Herkes için kişisel bir tedavi planı oluşturulması en doğrusu.

Gül Erçetingöz: Bir kişi kök hücre yaptırmaya karar verirse, protokol ne kadar sürüyor ve ne zaman sonuç almaya başlıyor?

Dr. Cansen Yeni Kut:  Tedavi süreci kişiden kişiye değişse de, genellikle ilk seans sonrasında bile ciltte hafif bir parlaklık ve tazelik hissediliyor. Ancak tam etkinin görülmesi için genellikle 3-6 ay arasında bir süreç gerekiyor. Kök hücreler ciltte çalışmaya başladıktan sonra kolajen üretimi ve hücre yenilenmesi zamanla artıyor, bu da sonuçların giderek daha belirgin hale gelmesini sağlıyor. Tedavi planı ise kişinin ihtiyaçlarına göre belirleniyor; bazen tek seans yeterli olurken, bazı durumlarda birkaç seanslık bir protokol uygulanabiliyor.

Gül Erçetingöz: Kök hücre tedavisi için bir yaş sınırı var mı? 70 yaşındaki biri de yaptırabilir mi, sonuç alır mı?

Dr. Cansen Yeni Kut:  Kök hücre tedavisi için net bir yaş sınırı yok. Genç yaşlarda, örneğin 20’li yaşlarda, cilt yenilenmesini destekleyici olarak kullanılabilir. Ancak asıl etkisi, yaşlanma belirtilerinin başladığı 30-40 yaş sonrasında daha belirgin olur. 70 yaşında bir kişi de elbette bu tedaviden fayda görebilir. Ciltte hücre yenilenmesi yaşı ne olursa olsun devam eder. Tabii ki cildin durumu, genel sağlık durumu ve yaşam tarzı gibi faktörler sonucun hızını ve etkisini belirler. 70 yaşındaki bir bireyde bile ciltte daha parlak, daha sıkı ve sağlıklı bir görünüm elde edilebilir. Önemli olan kişiye özel bir protokol oluşturmak.

Gül Erçetingöz: Kök hücre tedavilerinin etik boyutları hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu tedavilerle ilgili hastalar için olası riskler nelerdir?

Dr. Cansen Yeni Kut: Kök hücre tedavilerinin etik boyutları gerçekten çok önemli bir konu. Bu tedavilerin etik olarak uygulanabilmesi için bazı temel kurallara ve bilimsel verilere dayanması gerekiyor. Kök hücrelerin alınması, kullanılması ve hastalara uygulanması sırasında, özellikle hücrelerin kaynağı ve güvenli bir şekilde işlenmesi kritik öneme sahiptir. Etik açıdan, genetik modifikasyonlar ve insan haklarına saygı gösterilmesi çok önemlidir.

Hastalar için en büyük riskler, kullanılan kök hücrelerin kalitesiz ya da güvenilir olmayan kaynaklardan alınmış olması durumunda ortaya çıkabilir. Ayrıca, tedavi sırasında vücutta beklenmedik reaksiyonlar veya komplikasyonlar da yaşanabilir. Bu nedenle, kök hücre tedavilerinin yalnızca yetkili, lisanslı ve deneyimli kliniklerde yapılması gerekmektedir. Her tedavi kişiye özel olmalı ve bilimsel araştırmalarla desteklenmelidir. Bu alandaki güvenlik protokollerine sıkı bir şekilde uyulması, riskleri minimize etmenin en etkili yoludur.

 

Gül Erçetingöz: Sevgili Cansen, cilt sağlığınız ve güzelliğiniz konusunda kendinize uyguladığınız özel protokoller veya bakım yöntemleri var mı?

Dr. Cansen Yeni Kut: Cilt sağlığım ve güzelliğim konusunda oldukça dikkatliyim ve birkaç özel protokol ve bakım yöntemini kendime uyguluyorum. Öncelikle, cilt bakımımda doğal ve etkin içerikler kullanmaya özen gösteriyorum. Yavaş ama sürekli bir cilt yenilenmesi sağlamak için düzenli olarak PRP (platelet-rich plasma) tedavisi ve kök hücre uygulamaları yapıyorum. PRP, cildin kendini onarmasını hızlandırırken, kök hücre tedavileri de hücre yenilenmesini destekliyor.

Bunun dışında, eksozom tedavileri gibi yenilikçi yöntemlere de yer veriyorum. Eksozomlar, cilt hücrelerini uyararak yenilenmelerine ve yaşlanma belirtilerini azaltmalarına yardımcı oluyor. Haftada bir veya ihtiyaca göre yüzme maskeleri ve derinlemesine nemlendirme yapan profesyonel bakım yöntemlerine de başvuruyorum. Ayrıca, dışarı çıkmadan önce mutlaka yüksek faktörlü bir güneş koruyucu kullanmak benim için çok önemli. Cilt sağlığını korumanın temel adımlarından biri güneşin zararlı etkilerinden korunmaktır.

Son olarak, cilt bakımımı dengeli bir beslenme ve yeterli su tüketimi ile destekliyorum. Cilt içten dışa doğru parlar, bu yüzden sağlıklı bir yaşam tarzı cilt güzelliğini doğrudan etkiler.

 

Gül Erçetingöz:
Sevgili Cansen, bu uygulamalar sayesinde estetik ameliyatlar tarihe mi karışacak? Ne dersiniz?

Dr. Cansen Yeni Kut: Bence estetik ameliyatlar tamamen tarihe karışmayacak, ancak yeni teknolojiler ve tedavi yöntemleri sayesinde estetik cerrahinin yerini alacak alternatifler giderek daha popüler hale geliyor. Özellikle kök hücreler, eksozomlar ve PRP gibi tedaviler, cerrahisiz gençleşme ve cilt yenileme konusunda önemli avantajlar sunuyor. Bu yöntemler, daha doğal ve minimal invaziv sonuçlar elde edilmesini sağlıyor, aynı zamanda iyileşme süresi de oldukça kısa.

Ancak, bazı durumlarda cerrahi müdahale hala en etkili çözüm olabiliyor. Örneğin, ciddi sarkmalar, büyük hacim kayıpları veya aşırı deri fazlalıkları gibi durumlar, estetik cerrahinin gerekliliğini doğurabiliyor. Yani estetik cerrahi ve yenilikçi tedaviler birbirini tamamlayan yöntemler olarak varlık gösterecek. Bu alandaki gelişmeler, tedavi seçeneklerinin çeşitlenmesine ve kişiye özel çözümler sunulmasına olanak tanıyor.

Sonuç olarak, estetik ameliyatlar azalabilir ama tamamen ortadan kalkması zor. Her birey, kendi ihtiyaçlarına ve hedeflerine göre en uygun tedavi yöntemini seçebilir.

Gül Erçetingöz: Sevgili Cansen, sanırım Tıp eğitiminize 2. diploma için Harvard Üniversitesi’ni dışarıdan eğitim ile devam ediyormuşsunuz. Hedefleriniz neler?

Dr. Cansen Yeni Kut: Evet, doğru. Harvard Üniversitesi’nden dışarıdan tıp eğitimi alıyorum. Bu kararım, medikal bilgilere olan tutkum ve bu alandaki bilgi birikimimi derinleştirme isteğimden kaynaklanıyor. Estetik tıp ve kök hücre gibi yenilikçi tedavi alanlarında zaten geniş bir deneyime sahibim, ancak klasik tıp bilgimi daha da güçlendirmek ve daha kapsamlı bir bakış açısı kazanmak istiyorum.

Hedeflerim arasında, özellikle tıp alanındaki son gelişmeleri takip ederek, bilimsel yenilikleri ve araştırmaları estetik tıp dünyasında daha verimli bir şekilde uygulamak var. Kök hücre, genetik tedaviler ve biyoteknoloji alanında yeni çözümler geliştirmek, hem bireysel hem de toplumsal sağlık üzerinde önemli etkiler yaratabilir. Ayrıca, öğrencilik sürecimle birlikte global sağlık sorunlarıyla ilgili projelerde yer almak ve insan sağlığını iyileştirmek için sürdürülebilir çözümler üretmek de hedeflerim arasında. Eğitimimi tamamladıktan sonra, bu alanda katkı sağlayabilecek önemli çalışmalara imza atmayı planlıyorum.

Gül Erçetingöz: Bu arada, aynı zamanda psikoloji eğitimi de almışsınız. Psikoloji ile ilgili öğrendiğiniz bilgilerin, estetik tıp ve kök hücre gibi alanlarla birleşmesi nasıl bir etki yaratıyor? Psikolojik faktörlerin, estetik tedavi süreçlerine nasıl yansıdığını düşünüyorsunuz?

Dr. Cansen Yeni Kut: Evet, psikoloji eğitimi almak, özellikle estetik tıp ve kök hücre gibi tedavi alanlarında bana çok büyük bir avantaj sağladı. Estetik tedavilerde sadece fiziksel görünüm değil, aynı zamanda hastaların psikolojik durumları da çok önemli. İnsanlar estetik tedavilerle sadece dış görünümlerini değiştirmeyi amaçlamakla kalmaz, aynı zamanda özgüvenlerini ve psikolojik hallerini de iyileştirmeyi hedeflerler. Bu noktada psikoloji bilgim devreye giriyor.

Cilt Gençleştirmede Kök Hücre Tedavisinin Faydaları

Psikolojik durum, bir kişinin tedavi sürecine nasıl tepki vereceğini, tedavi sonrası sonuçlara nasıl adapte olacağını ve genel iyileşme sürecini doğrudan etkileyebilir. İnsanların estetik kararlarını alırken, beden imajı, özgüven, toplum baskıları gibi faktörler büyük rol oynar. Bu yüzden, hastalarla olan ilişkilerimde psikolojik bir yaklaşım benimsemek, tedavi sürecini çok daha sağlıklı ve verimli hale getirmemi sağlıyor.

Cilt Gençleştirmede Kök Hücre Tedavisinin Faydaları

Kök hücre tedavilerinin ve estetik işlemlerin daha fazla kabul gördüğü bir dönemde, psikolojik perspektifin önemini göz ardı etmek doğru olmaz. Estetik müdahaleler sonrası psikolojik destek sağlamak, hastaların hem bedenen hem de ruhsal olarak iyileşmelerine katkı sağlar. Bu iki alanın birleşimi, tedavi sürecini daha holistik bir yaklaşımla ele almayı mümkün kılıyor.

Gül Erçetingöz: Cansen’cim, bu değerli bilgiler için çok teşekkür ederim. Gerçekten çok bilgi ve ilham verici bir sohbet oldu!

Cansen Yeni Kut:  Ben teşekkür ederim Gülcüm; Cilt bakımı ve gençleşme artık sadece dışarıdan değil, içeriden gelen bir yenilenmeyle mümkün. Bilinçli ve doğru yöntemlerle, Doktor kontrolünde arık  herkes sağlıklı,canlı ve genç bir cilde sahip olabilecek.

.