İzmirli olarak bu satırları yazmak beni üzmekle beraber, birisinin bu konuya dikkati çekmesi şart. Çeşme Kuşadası bitmiş, ağlayanı yok.
Çeşme neden bitmiş önce oradan başlayalım; rant uğruna her tarafa bina dikilmiş. Rant uğruna Çeşme’ye kamyonla inşaat işçisi taşınmış, rant uğruna her metrekare arazi satılmış.
Her tarafta sahte taş evler dikilmiş. Ana caddelerin üzerinde bile sahte kahvaltıcılar açılmış, kapılarında valeler duruyor. Rant uğruna sahte reçeller Alaçatı ürünü diye satılmış. Akşam; karınız ve kızınız ile yürümeniz imkansız hale gelmiş, gece mayolu 10-15 Suriyeli-Afgan sokaklarda cirit atıyor.
Ev fiyatları çok artıyor diye sevinen İzmirli, evini satsa tekrar alamayacağını fark etmemiş durumda.
Mekanlar fiyatları köklemiş -Yunan adalarına gidemeyenleri nasıl yolarız mantığına gelmişler. Beach club giriş bedelleri olmuş sana kişi başı 2000 TL.
Eski Çeşme’de eğlencede zerafet ve kalite vardı. İzmirli; Alsancaklı, Karşıyakalı, Göztepeli ailelerin kaliteli çocukları yazın Çeşme’de aşklar yaşardı. Akşam güneşin batışı Karabina Oteli altında English Pub veya Çardak’ta yapılır, aile ile akşam yemeği yendikten sonra Seaside veya Disco 9.5’da Barry White ile kapıdan içeri girerlerdi. İşletmelerin kapısında duran bodyguardlar gelen aile çocuklarını tek tek tanırdı. İşletmelerde Ahmet San ve Altuğ gibi arkadaşlar olurdu. Eğlenmeye gelenler de Serdar Şınlak, Nuri Sevil, Cem Özer gibi isimler olurdu.
Aynı zamanda aile yemeği sonrası Altınyunus Baküs Restoran’da ailelerin anne babaları Romantik Atilla’nın gitarını veya Cips Kings’i dinlemeye geçerdi.
Çeşme Altınyunus amfi tiyatroda animasyonlar devam ederdi. Burada ise Mehmet Ali Erbil gibi isimler yer alırdı. Buraları izlerken bile herkes birbirine saygılı idi. Ortalıkta sadece yasemin ve parfüm kokuları olurdu.
Gece mekanlarda liseden beri hoşlandığın kızı dansa kaldırmak ve slow dance esnasında “çıkma teklifi” yapmak çok önemli idi. (“Yürümek” gibi bayağı terimler yoktu.)
İzmir’de Özel Türk Koleji, İzmir Amerikan Lisesi, İzmir Atatürk Lisesi, İzmir Fen Lisesi, Fatih Koleji gençleri yazın Çeşme’de buluşurdu.
Modern Talking, Samantha Fox gibi isimleri Yıldızburnu’nda görebilirdiniz.
Şimdi Swissotel olan eski Turban Otel’de Mesut Yılmaz veya Turizm Bakanı Bülent Akarcalı’yı veya Turgut Özal’ı görebilirdiniz.
Gazeteci Hıncal Uluç, turizmci Sami Türkay, gazeteci Kenan Erçetingöz, Şenay Düdek gibi duayen isimler Çeşme ve Alaçatı’yı popüler yapan özel isimlerdir.
Selçuk Yaşar her zaman “Baba” olarak anılırdı. Sıralamada sonradan gelen aileler de olurdu, Arkas, Bakioğlu ailesi, Akgerman ailesi, Şınlak ailesi gibi aileler de vardı ama esas zenginler, yani göstermeyen sadece fısıldayanlar hep Yahudi aileleriydi…
Şimdi bu Çeşme gitmiş, kalitesiz inşaat dolu şantiye Çeşme’si gelmiş. Bizim zamanımızda şantiye; sadece dondurma yemeğe gidilen, oradan basket oynanan hatta cebinde çok para olunca da Altınkapı’da döner yenilebilen bir mahalle adı idi. Eko o dönemde şantiye evlerinden sorumlu idi. Daha belediye başkanlığı hedefinde yoktu.
Bu Çeşme artık sadece anılarda kalmış, kalitesiz bir Çeşme ile karşılaştım. Umarım yeni belediye başkanı (ben umutluyum) bu kalitesizliği çözmek için planı vardır.
Kuşadası zaten her zaman turistlerin gerek Efes gerekse gemilerin yanaşmasından dolayı hep turistik lokasyon idi. Yat limanı, Tusan, Derici Otel, Kuştur Tatil Köyü, Kısmet Otel gibi turizmin kalbi mekanlar vardı. Osmanlı torununun oteli Kısmet’te Amerika Başkanı ağırlanıyordu. Kuşadası bölgesine olarak sahte deri çanta esnaf buralara doluştu. Tüm sokaklar artık çakma mal satanlarla dolmaya başladı. Özel ve kaliteli olan yazlıkları olan sökeli zengin çocuklarının turistlerle kaynaştığı mekanlar bile ortadan silinmiş.
Kuşadası Port’ta düzensizlik hat safhada. Dünyanın en önemli yerlerinden biri Efes harabelerini görmek çok önemli. Ama buralarda trafik yoğunluğu ve turist giriş çıkış düzenlemesi başlı başına bir konu.
Turizm il müdürü gerçekten sektör temsilcileri ile bir araya gelip planlama yapmalı. Kuşadası yat limanı karşısında “Alaçatı Kafası” adı altında bir mekan var. Mekanlarda sesler abartılmış. Huzurlu ve kaliteli tatil yapmak isteyen turisti bırak, yaya olarak karşı kaldırımdan bile huzur içinde yürümen imkansız. Zabıta ve polis denetimleri yetersiz. Yeterli diyen varsa akşamları birlikte gezmeye hazırım. Kuşadası Belediye Başkanı, zabıta ile denetimleri sürekli hale getirmek durumunda. Ayrıca yat limanı içindeki çöplerin toplanma süreleri gözden geçirilmeli.
Plaj sorunsalı Kuşadası’nda hat safhada. Sokak satıcılarına bir ayar verilmeli. Ortalık başıboş ve kalabalıkta denetleme olmadığı aşikar. Ara sokaklara girmedim bile…
Ülkemizin en değerli tatil beldeleri maalesef hem “kalite hem de kantite” anlamında istenilen noktada değil. Fransız tatil köyü ilk kez Kuşadası’nda açıldığı dönemlerde turizm nedir’i hepimiz öğrenmeye başlamış idik. Ama gelinen noktada Yunanistan maalesef her anlamda farkı açmış durumda. Bizim yoğurdumuzu, dönerimizi, Türk kahvemizi bize satar noktadalar. Hem de fiyatları abartmadan hem de kaliteli hijyen şartları ile. Aynı denizden çıkan kalamar karidesi yemek için Türkler maalesef oraya gitmek için koşturuyor, kimse de bu konu ile ilgili nerede yanlış yapıyoruz diye üzerine alınan yok…
Bu haftalık benden bu kadar, kalın sağlıcakla…