“Kalbimde Sonsuza Dek: Anneme Veda ve Özlem Dolu Dört Ay”
Değerli takipçilerim,
Bundan dört ay önce annemi kaybettim…
O günden bu yana yazılarıma ara verdim, çünkü kelimeler bile ağır geliyordu. Bu süreçte bana anlayış gösteren, yanımda duran Gecce ekibine teşekkür borçluyum. Yasımı yaşayıp, kendimi hazır hissedene kadar bana zaman tanıdılar… İçimdeki acı hâlâ taptaze ama hayat durmuyor. Annemin güçlü duruşunu, yaşama olan sevgisini düşünerek, “O böyle isterdi.” diyerek aranıza geri dönüyorum.
Geçtiğimiz hafta, turizm sektörünün duayen isimlerinden, çok eski dostum, Sianji Wellness Resort’un genel müdürü Figen Akçay’dan gelen bir telefonla kendimi Bodrum uçağında buldum. Bir çoğunuzun bildiği, ama benim yeni keşfettiğim Türkiye’nin en iyi detoks merkezlerinden biriymiş meğer Sianji. Kapıdan içeri adımımı attığım anda otelin o retro havası beni içine çekti. Zorlama lüksten, abartılı gösterişten o kadar sıkılmışım ki… Buranın doğal, samimi enerjisi bana çok iyi geldi. Bazen her şey olduğu gibi kalmalı; eski güzelliğiyle, sade haliyle… Kısacası, tasarım tuzaklarına düşmeden görgülü kalabilmek hâlâ mümkün. Ben tam da bunu arıyormuşum. Kendimi bir an 80’lerdeki aile evimizde hissettim. Ne bir fazlalık, ne bir zorlama… Otel âdeta botoks yaptırmadan yaş almış gibiydi, ve inanın bu çok güzeldi.
İlk adımda beni karşılayan retro mermer bar o kadar hoşuma gitti ki… Ardından odama geçtiğimde bir sürprizle karşılaştım: Otelde sadece iki tane bulunan Penthouse Suit’lerden biri benim için hazırlanmıştı. Odanın görsellerini sizlerle paylaşıyorum; İstanbul’da yaşadığım evim, bu odanın banyosu kadar bile değil desem abartmış olmam.
İlk gece huzurlu bir uykunun ardından sabah ölçümlerimiz yapıldı ve detoks sürecine başladım. Günlerim sabah yürüyüşleri, pilates ve yoga ile geçti. Ve itiraf etmeliyim, uzun zamandır bu kadar derin ve huzurlu bir uyku uyumamıştım. Sadece beş günde hem ruhum hem bedenim toparlandı. İlk gün aynaya baktığımda adeta pembe bir pilates topunu andırıyordum; ama birkaç gün içinde kendimi daha dinç, daha hafif hissetmeye başladım.
Üstelik aç kalmadan, keyifle yiyerek 2 kilo verdim. Hayatımda yediğim en sağlıklı yemekleri, en lezzetli haliyle burada tattım. Chef Engin Zamur’un çiğ beslenme konusundaki uzmanlığı gerçekten etkileyici; tabaklara hem sağlık hem sanat katıyor.
Bir diğer güzel an ise, otelin kurucusu ve ünlü motivasyon konuşmacısı Recai Çakır’la tanışma fırsatım oldu. Kısa ama çok değerli bir sohbet gerçekleştirdik. Kendisine ait imzalı kitabını bana hediye etti. Hayatın şifrelerine, insanın kendi iç yolculuğuna dair çok kıymetli öğretiler var sayfalarında. Okumanızı mutlaka tavsiye ederim.
Bu beş gün bana iyi geldi. İstanbul’a döner dönmez tatsız gündemlere kapılsak da, biliyorum ki bizler de ülkemiz gibi hacıyatmaz gibiyiz… Her seferinde yeniden doğrulup, güçlü kalabiliyoruz. Yeter ki hayatın pozitif tarafında kalmayı unutmayalım.