gecce-

The World’s 50 Best Hotels 2025 açıklandı: Rosewood Hong Kong zirvede; Bangkok ve Dubai otelleri yükselişte. Liste, kıta kıta lüks deneyimi sunuyor.

‘The World’s 50 Best’ organizasyonunun bu yılki seçkisinde Avustralya’dan İtalya’ya, Meksika’dan Japonya’ya kadar geniş bir coğrafyadan oteller sahneye çıkıyor. Muhteşem manzaralar, kusursuz hizmet ve her ayrıntısında lüksü hissettiren deneyimler bu listenin ortak paydası. Yaklaşık 600 anonim jüri üyesinin iki yıla yayılan oylamaları sonunda zirve Rosewood Hong Kong’a giderken, Four Seasons Bangkok at Chao Phraya River ve Capella Bangkok ilk üçteki yerlerini alıyor. Bu yıl özellikle Uzak Doğu otellerinin güçlü yükselişi dikkat çekiyor; bölge, modern tasarım ve misafirperverliği birleştirerek konuk beklentisinin üzerinde bir standardı kalıcı hale getiriyor. Aşağıda, 50’den 1’e tüm oteller; karakteri, tasarım yaklaşımı, servis anlayışı ve “neden bu listede?” sorusuna verdiği yanıtla…

 

No.50 Mandapa, a Ritz-Carlton Reserve (Bali) 

Ubud’un yemyeşil tepelerine saklanan Mandapa, “köy içinde köy” hissi veren dingin bir sığınak. Geleneksel Balili mimari, modern konforlarla buluşarak mahremiyet ve sakinliği aynı potada eritiyor. Pirinç tarlalarıyla çevrili yürüyüş yolları, doğayla bağ kuran ritüeller ve özelleştirilmiş deneyimler konuklara yer duygusunu güçlü biçimde hissettiriyor. Burada zaman yavaşlıyor; her detay ruhu dinlendirmek için kurgulanmış.

No.49 Hotel Sacher Vienna (Viyana) 

1876’da, Sacher-Torte’nin yaratıcısının oğlu Eduard Sacher tarafından açılan otel, Avusturya misafirperverliğinin yaşayan mabedi. Tarih, kültür ve lüks; Viyana’nın zarafetiyle harmanlanmış bir bütün oluşturuyor. Duvarlardan sanat akarken, servis ekibinin sıcaklığı ve görgü kuralları mekânın ikonik ruhunu hayatta tutuyor. Hem şehirli sofistike yolcular hem de klasik sevenler için vazgeçilmez.

No.48 Grand Park Hotel Rovinj (Rovinj) 

Adriyatik’e hâkim konumuyla Hırvatistan’ın parlayan mücevheri. 209 oda ve süitin tamamı ışıkla yıkanan manzaralara açılıyor; 50 metrelik sonsuzluk havuzu ve dünya standartlarında wellness merkezi konfor standardını yükseltiyor. Yedi restoran ve bar, Akdeniz tatlarını çağdaş bir dille yorumluyor. Rovinj’in hareketli kıyı yaşamı ile resort huzuru arasında ideal bir denge kuruyor.

No.47 Estelle Manor (Witney, Oxfordshire)

Kırsal İngiltere’de, seçkin bir üyeler kulübünün incelikli atmosferini taşıyan rafine bir kaçış noktası. 108 odanın her biri farklı dokularla—kadife, pirinç, mermer—baş döndürücü bir görsel hikâye anlatıyor. Sosyalleşme alanları gizlilik ve canlılık arasında hassas bir denge kuruyor. Doğa içinde inziva arayanlar için modern İngiliz zevkinin kristalize hali.

No.46 Hotel The Mitsui (Kyoto)

Kyoto’nun özü bu otelin her köşesine sinmiş. 2020’da açılan tesis, tarihsel bağlamını onurlandırırken çağdaş bir termal spa deneyimini merkezine yerleştiriyor. Özel onsen’ler ve tedavi odaları, dingin mimari ile bütünleşiyor. Nijo Kalesi’ne bakan manzaralar, Japon estetiğinin yalın gücünü hatırlatıyor.

No.45 The Tokyo Edition, Toranomon (Tokyo) 

Bulutlara komşu bir kulede yükselen otel, Edition’ın minimal, beyaz tonlu tasarım DNA’sını Tokyo’nun enerjisiyle birleştiriyor. 205 oda, sadelikten güç alan bir lüks anlayışını vurguluyor. İş bölgesinin kalbinde olsa da odalarda sükûnet hâkim. Tasarım ve işlev mükemmel bir panache ile buluşuyor.

No.44 Las Ventanas al Paraíso (Los Cabos) 

Los Cabos lüks sahnesinin değişmez yıldızı; ünlüler, aileler ve genç gezginler aynı çatı altında kusursuz hizmeti paylaşıyor. Giriş seviyesinden itibaren geniş ölçekli odalar ve özel teraslar sunuyor. Villalar adeta okyanus kıyısında özel ev hissi veriyor; medya odaları, spor salonları, havuz ve uşak hizmetiyle çıtayı yukarı taşıyor. Rosewood imzası her detayda okunuyor.

No.43 The Mark (New York) 

2009’dan bu yana New York ışıltısının dokusuna işlenmiş bir ikon. 152 oda ve süitte nötr paletler, açık pembe dokunuşlar ve art deco esintileri öne çıkıyor. Moda dünyasının kalbi burada atıyor; Met Gala öncesi Anna Wintour’dan ünlü konuklara uzanan bir hikâye örgüsü var. Upper East Side zarafeti ve çağdaş şehirli enerji kusursuz birleşiyor.

No.42 Hotel Bel-Air (Los Angeles)

Beverly Hills’e üç mil mesafede, 12 dönümlük yemyeşil bir vahayla şehir kargaşasını unutturuyor. 103 oda ve süit, Hollywood’un seçkinleri için yıllardır “gözden uzak” bir sığınak. Fotojenik spa, resort’un tacındaki pırlanta. Los Angeles’ta mahremiyetin ve ihtişamın en zarif kesişimi.

No.41 Mandarin Oriental Hong Kong (Hong Kong) 

Markanın doğduğu, 1963’ten beri küresel bir referans noktası olan amiral gemisi. Cömert Asya misafirperverliği, zamansız incelikle birleşiyor. 2026 sonlarında tamamlanacak kapsamlı renovasyon, ikonu yeni bir seviyeye taşıyacak. Gelenek ve yenilik arasında köprü vazifesi gören gerçek bir klasiğin güncellemesi.

No.40 Singita – Kruger National Park (G. Afrika)

“Yeryüzüne hafif dokun” felsefesinin öncüsü; Lebombo ve Sweni lodgeları sürdürülebilir mimari ve sosyal sorumluluğu lüksle birleştiriyor. Safari deneyimi, çevreye duyarlı detaylarla derinleşiyor. Akıllı tasarım ve etik yaklaşım, ilk Johnnie Walker Art of Design ödülünü de beraberinde getirdi. Çöl güneşiyle pişmiş arka plan, modern konforla dengeleniyor.

No.39 One&Only Mandarina (Riviera Nayarit)

Sierra de Vallejo yağmur ormanları ile Pasifik arasında 88 dönümlük nefes kesici bir sahne. Uçurum kenarına yerleşen 105 villa, yerden tavana camlarla panoramayı içeri taşıyor. Polo sahaları, şeflerin yönettiği restoranlar ve 7/24 uşak hizmeti konuklara eksiksiz bir ayrıcalık seti sunuyor. Doğal drama ile sofistike lüksün benzersiz birleşimi.

No.38 The Taj Mahal Palace (Mumbai) 

1903’te tam anlamıyla “Hint sahipli” ilk lüks otel olarak açılan yapı, kent kimliğinin ayrılmaz bir parçası. El dokuması halılar, ipek perdeler, dört direkli yataklar ve kristal avizeler saray hissini güçlendiriyor. Aradan geçen yüzyılda ruhunu koruyarak yenilendi. Mumbai’de tarih, ihtişam ve yerel gururun kesişim noktası.

No.37 Janu Tokyo (Tokyo) 

Aman’ın kardeş markası Janu’nun ilk oteli; 2024’te Azabudai Hills’te açıldı ve mahalledeki tek otel. Minimal Asya estetiği canlı renkler ve neşeli bir enerjiyle harmanlanıyor. Sosyal alanların dinamizmiyle wellness odaklı dinginlik dengeleniyor. Yeni nesil şehirli lüksün taze ifadesi.

No.36 Hôtel de Paris Monte-Carlo (Monako)

1864’ten bu yana Place du Casino’ya hükmeden “grande dame”. Basit bir beyaz tente ardında, Art Deco odalardan klasik Fransız fine dining’e uzanan ihtişam saklı. Monte-Carlo Beach Club’a ayrıcalıklı erişim deniz-kıyı ritmini tamamlıyor. Gösterişten çok mirasa yaslanan, zamansız sofistike.

No.35 The Lana (Dubai)

Dorchester Collection, 2024’te Dubai’ye “gösterişsiz ihtişam” vizyonunu taşıdı. Otel, bölgenin ultra-glam dünya standardını sakin bir tasarım diliyle yeniden yorumluyor. Her temas noktası özenle kurulu; bordo (claret) imza paleti bütünlüğü sağlıyor. Şehrin yüksek tempolu lüksüne rafine bir alternatif.

No.34 The Calile (Brisbane)

Rahat Avustralya ruhu Palm Springs ve Miami’den ilhamla buluşuyor. Şeftali, gül ve fıstık tonlarında nötr-şık bir palet tüm alanları sarıyor. 30 metrelik havuz, renkli şezlong ve cabana’larla sosyal yaşamın kalbi. Sıcak iklimin hakkını veren yarı açık mekânlar modern tatil kültürünü tanımlıyor.

No.33 Maroma, A Belmond Hotel (Riviera Maya)

Cangılın içinde yerel ruha yaslanan, 2023 renovasyonuyla el işçiliğini baş role taşıyan bir deneyim. Ortak alanlardan süitlere kadar Meksikalı zanaatkârların izi her köşede hissediliyor. Malzeme seçimi ve sanat yerleştirmeleri mekânı yaşayan bir galeriye dönüştürüyor. Doğal dokuya saygılı, dingin ve şık.

No.32 The Emory (Londra) 

Maybourne Group’un 50 yıl sonra Londra’daki ilk açılışı ve şehrin ilk “tamamı süit” oteli. Standart hizmette bile valiz açma-ütüleme, dört katlı özel üyeler spası gibi detaylar var. Özel jetle gelenler için helikopter transferi gibi ayrıcalıklar sunuluyor. Knightsbridge zarafetini çağdaş servisle birleştiriyor.

No.31 Raffles London at The OWO (Londra)

Winston Churchill’in savaş kabinesine ev sahipliği yapan eski Old War Office, anıtsal bir dönüşümle Raffles’a hayat verdi. Mobilyalar tarihsel bağlamla uyumlu; görkem ve sıcaklık el ele ilerliyor. Raffles’ın ünlü misafirperverliği binanın ağırbaşlı ruhunu yumuşatıyor. Londra’da mirasın modern lüksle buluştuğu güçlü bir adres.

No.30 La Mamounia (Marrakeş)

1923’ten beri yüksek tasarım, ultra-lüks iç mekân ve örnek misafirperverlikte dünya öncüleri arasında. Odalarda Fas estetik kodları zarafetle işlenmiş. Bahçelerde yabani zeytin ve portakal ağaçlarının kokusu sürekli bir fon. Şehir efsanesine dönüşen “La Mamounia hissi” hâlâ ilk günkü gibi.

No.29 The Connaught (Londra)

1897’den bu yana Londra elitinin sarsılmaz kalesi. Koyu ahşaplar, kırmızılar ve klasik İngiliz detaylar “eski dünya” zarafetini yaşatıyor. Konaklamasan da Connaught Bar’ın efsanevi martinisini tatmak bir ritüel. Disiplinli servis anlayışıyla ev hissi veren nadir adreslerden.

No.28 Soneva Fushi (Maldivler)

1995’te “no shoes, no news” felsefesini Maldivler’e taşıyarak çıtayı yükselten öncü. 63 özel villanın her birinde misafire özel “Barefoot Guardian” deneyimi kişiselleştiriyor. 2025’te SeiBellissimi Art of Hospitality Award ödülünü alması tesadüf değil. Ada yaşamını yalın lüksle anlatan, zamansız bir ikon.

No.27 Hôtel du Couvent (Nice)

17. yüzyıl manastırı, mimari dokusunu koruyarak 2024’te sofistike bir otele dönüştü. Yeraltı spa’sı ve Tom Stuart-Smith imzalı manastır bahçeleri meditasyon gibi. Sessizlik ve görsel şiirsellik ön planda. Eski ve yeninin zarif diyaloğu Nice’e yeni bir soluk getiriyor.

No.26 Hotel Il Pellicano (Porto Ercole)

1965’te özel bir kulüp olarak doğan Il Pellicano, Monte Argentario’nun saklı koyunda “İtalyan rüyası”nı yaşatıyor. CEO Marie-Louise Sciò, orijinal cazibeyi korurken çağdaş bir tazelik katıyor. Güneş, kaya ve deniz üçlüsü mekanın doğal dekoru. La dolce vita burada hâlâ canlı ve sofistike.

No.25 Aman Tokyo (Tokyo)

Şehrin koşturmacası 33. kattaki havadar lobide eriyor. Yüksek tavanlar, minimal planlar ve beklenmedik mekân kurguları “ışık-boşluk-sükûnet” üçlemesini güçlendiriyor. Kaligrafi ve sanat eserleri Japon estetiğinin zarif imzası. Aman’ın sade lüks dili Tokyo’ya kusursuz oturuyor.

No.24 Rosewood São Paulo (São Paulo)

Rosewood’un Güney Amerika’daki ilk oteli, Cidade Matarazzo kompleksinde bir mimari ve sanatsal başyapıt. Eski doğumevi modern bir şehir oazasına dönüşmüş; 180 oda ve süitte özel yapım mobilyalar ve yoğun bitki örtüsü var. Sanat ve doğa, kentsel enerjiyle dengeleniyor. Latin sıcaklığına entelektüel bir yorum.

No.23 Hôtel de Crillon, A Rosewood Hotel (Paris)

Place de la Concorde’a bakan bu saray-otel, 1758’de IV. Louis’nin talimatıyla inşa edilen geçmişini çağdaş zarafetle birleştiriyor. Ünlüler ve moda dünyası burayı ikinci ev belledi. Bar Les Ambassadeurs’ta bir kokteyl, Paris gecelerinin en rafine duraklarından. Tarihi aura, modern servisle canlı tutuluyor.

No.22 Bulgari Roma (Roma)

1930’lar rasyonalist bir sarayında, Antik Roma mirası ile modern İtalyan sofistikesi aynı sahnede. El kesimi mermer mozaikler ve Murano camlar, tarihî taşlarla yan yana parlıyor. Bulgari’nin mücevher estetiği iç mekâna zarifçe sızıyor. Şehrin kalbinde kusursuz bir şıklık dersi.

No.21 Cheval Blanc Paris (Paris)

La Samaritaine binasında, Seine kıyısında “kitaplık” gibi işlenmiş Paris lüksü. Krem altın tonları ve zengin dokular güneş alan odalarda nefes alıyor. Şef Arnaud Donckele’in üç Michelin yıldızlı Plénitude’su gastronomi meraklıları için başlı başına sebep. Sanat, moda ve fine dining aynı adreste.

No.20 Jumeirah Marsa Al Arab (Dubai) 

Yat formundaki silüet, Dubai’nin ufkuna yeni bir vurgu katıyor. Kıvrımlı koridorlar ve bölünmüş kamusal alanlar, mega-otellerde nadir rastlanan bir mahremiyet duygusu yaratıyor. Odalar devasa olmaktan ziyade ferah “kabin” hissinde; deniz manzarası başrolde. Konsept, ölçek ve fonksiyon arasındaki denge takdire şayan.

No.19 Le Bristol (Paris)

1925’ten beri entelektüel Paris’in uğrak noktası; Coco Chanel’den Picasso’ya uzanan bir bellek. Adını konfor düşkünü 4. Bristol Kontu’ndan alan otel, yüzyıllık zarafetini hassasiyetle koruyor. Avlu bahçesi ve klasik oda stilleri huzurlu bir atmosfer kuruyor. Geleneksel lüksün Paris’teki en naif anlatımlarından.

No.18 Desa Potato Head (Bali)

Seminyak’ta bir beach club olarak başlayan yolculuk, bugün “yaratıcı köy” fikrine dönüşmüş durumda. Sıfır tek kullanımlık plastik ve örnek atık azaltımı ile eko-otel yaklaşımının öncülerinden. Sanat, müzik, gastronomi ve topluluk duygusu aynı ekosistemde birleşiyor. 2025 Eco Hotel Award ile taçlandı.

No.17 Four Seasons Astir Palace (Atina) 

1960’lardan beri Atina Rivierası’nın simgesi; çam ağaçları ve Ege’nin mavisi ufku çerçeveliyor. Four Seasons döneminde 700 milyon dolarlık yatırım oteli 21. yüzyıla ışınladı. Rahatlık ve konfor hissi deneyimin merkezinde. Şehir tatili ile resort ferahlığı arasında muazzam bir köprü.

No.16 Claridge’s (Londra)

1856’dan beri İngiliz yüksek toplumunun gözbebeği. Regency stilindeki odalarda toprak tonları ve kraliyet mavisi dokunuşları öne çıkıyor. Diskresyon konusundaki ünü, ünlüler ve kraliyet üyeleri için onu doğal bir sığınak kılıyor. Lobideki ritüeller bile zarafet dersi gibi.

No.15 Bulgari Tokyo (Tokyo)

İtalyan moda lüksü ile çağdaş Japon vizyonunun keskin çizgilerle buluşması. Siyah granit, beyaz mermer, altın tavanlar ve floral vurgular gökyüzüne uzanan mekânlarda dramatik bir sahne kuruyor. Erişilebilir değil; bilinçli şekilde “yetişkin” ve güçlü. Tokyo’nun göğe yazılmış mücevheri.

No.14 Mandarin Oriental Qianmen (Pekin) 

Klasik bir otel yerine, hutonglar içindeki 42 ayrı siheyuan (avlulu ev) modeli tercih edilmiş. Eski ahşap kirişlerden geleneksel sanata, bakımlı avlulardan ileri teknolojiye dengeli bir birleşim var. Bir yaşını yeni doldurmasına rağmen Nikka Best New Hotel 2025 ödülünü aldı. Geçmiş ile geleceğin aynı avluda buluştuğu özgün bir deneyim.

No.13 Royal Mansour (Marrakeş)

2010’da Kral VI. Muhammed’in vizyonuyla açılan otel, “bir otelden fazlası: Fas’ın vücut bulmuş hâli” fikrini yaşatıyor. Malzemeden mutfağa, işçilikten sanatına her şey ülkenin en rafine yüzünü sergiliyor. 2025’te WhistlePig Highest Climber ve Afrika’nın En İyi Oteli unvanlarını birden aldı. Estetik, gurur ve kusursuz servis aynı potada.

No.12 Capella Sydney (Sydney) 

Capella’nın Avustralya’daki ilk ve tek oteli; 192 oda ve süitte minimalizm, sanat ve yerel miras birlikte nefes alıyor. Ahşap zeminler ve yerel sanatçıların işleri oda karakterini zenginleştiriyor. Waayni sanatçı Judy Watson’ın heykelleri ortak alanlara ruh katıyor. Okyanusya’nın 2025’teki en iyi oteli unvanı boşuna değil.

No.11 Copacabana Palace (Rio de Janeiro) 

1923’te Avrupa tarzı ışıltıyı Brezilya sahiline taşımak için kurulan canlı bir efsane. Zaman içinde Güney Amerika lüksünün eş anlamlısına dönüştü. 2025’te listeye üst sıralardan girerek Lavazza Highest New Entry ve Güney Amerika’nın En İyi Oteli unvanlarını kazandı. Rio’nun ritmi burada başka atıyor.

No.10 The Upper House 

André Fu’nun ilk otel projesi; 2009’dan beri Victoria Harbour’a bakan bir sükûnet kozası. Sanatla bezenmiş, ölçülü ve kusursuz bir tasarım dili var. Şehir enerjisinin ortasında dingin bir zen yaratıyor. Hong Kong’da “az ile çok”un mükemmel yorumu.

No.9 Four Seasons Firenze (Floransa)

Şehrin en büyük özel bahçesine gizlenen, 15. yüzyıl Medici sarayında klasik İtalyan misafirperverliği. Freskli tavanlar, saklı şapellerde özel yemekler ve tarihî detaylar her anı sahneye çeviriyor. Servis, ihtişamı ev sıcaklığına bağlayacak kadar kişisel. Floransa’da rönesans ruhu güncel bir tona kavuşuyor.

No.8 Chablé Yucatán (Chocholá)

2016’dan beri Yucatán ormanında wellness-odaklı bir kaçış. Palmiyelerle çevrili alanlar ve Maya terapileri mutlak gevşeme sağlıyor. İki yıldır üst üste Kuzey Amerika’nın En İyi Oteli seçilmesi rastlantı değil. Doğa, sağlık ve tasarım arasında şefkatli bir denge.

No.7 Mandarin Oriental Bangkok (Bangkok)

150 yılı aşkın süredir kentin lüks sahnesinin mihenk taşı; 12 odalı mütevazı başlangıç bugün 400’e yakın odaya evrildi. Nehir kıyısındaki konum, tarihî ağırlığı hafif bir romantizmle besliyor. Michelle Yeoh’dan Stanley Tucci’ye geniş bir hayran kulübü var. Bangkok’un zamansız kalbi.

No.6 Atlantis The Royal (Dubai)

795 oda, 16 restoran, 17 butik, 90 havuz: ölçek iddialı, deneyim şaşırtıcı. 2023 açılışından bu yana kentin başlıca cazibe merkezlerinden. 2025’te Ortadoğu’nun En İyi Oteli ve Lost Explorer En İyi Sahil Oteli ödüllerini aldı. Büyük, cesur ve göz kamaştırıcı; ama servis disipliniyle kontrol altında.

No.5 Raffles Singapore (Singapur)

1899’da açılan Güneydoğu Asya’nın “grande dame”ı, beyaz cepheleri ve ikonlaşmış Sikh kapı görevlileriyle zamansız. Uşak servisi ve orijinal Singapore Sling ritüeli Altın Çağ’ı bugüne taşıyor. Kolonyal mimari, modern misafirperverlikle rafine bir denge kuruyor. Klasiklerin neden değerli olduğunu hatırlatıyor.

No.4 Passalacqua (Como Gölü)

XVIII. yüzyıl villasında, bir dönem Papa XI. Innocentius’un mülkü olan yapıda yalnızca 24 oda var ve her biri ayrı karakter. Titizlikle korunmuş süslemeler ve butik ölçek, göl romantizmini benzersiz kılıyor. 2025’te yine Avrupa’nın En İyi Oteli ve En İyi Butik Otel unvanlarını aldı. Como kıyısında “hayal gibi”nin sözlük karşılığı.

No.3 Capella Bangkok (Bangkok)

“Şehrin gürültüsüne sakin bir yanıt” mottosunu ete kemiğe büründürüyor. 101 oda ve süitin tamamı Chao Phraya’ya dönük; ışık ve ferahlık hâkim. Capella Culturists ekibi, kişiye özel şehir programlarıyla deneyimi derinleştiriyor. Bangkok’ta zarafetli bir şehir-resort dengesi.

No.2 Four Seasons Bangkok at Chao Phraya River (Bangkok)

Seine değil ama Bangkok’un “nehir resort”u; kent içinde tatil psikolojisini anında kuruyor. 299 çağdaş oda, rahatlık ve genişlik duygusunu öne çıkarıyor. Marka, 2025’te Ferrari Trento Most Admired Hotel Group ödülünü alarak gücünü tazeledi. Tasarım zekâsı ve servis standardı üst düzey uyum içinde.

No.1 Rosewood Hong Kong (Hong Kong) — The World’s Best Hotel 2025

2019’da açılan amiral gemi, modern Asya minimalizminin “büyük ölçekte kusursuz icrası” olarak öne çıkıyor. 53 m²’den başlayan 400’ü aşkın oda ile aynı anda çok sayıda konuğa aynı kaliteyi sunabilmesi onu benzersiz kılıyor. Hong Kong’da ultra-lüks rekabeti çetin, fakat Rosewood’un ölçek, tasarım ve servis üçlüsündeki istikrarı erişilmesi güç bir çıta koyuyor. İki yıl podyumda bekledikten sonra 2025’te zirveyi alarak unvanını taçlandırdı.

Etiketler