Bir halk kahramanı Köroğlu, destanlarda, hikayelerde Türk kültüründe özellikle Anadolu’da öneme sahip, ünlü balet Erhan Güzel uzun yıllardır hayalini kurduğu Köroğlu Balesi’ni 11 Şubat 2024 tarihinde Cemal Reşit Rey Konser Salonunda gerçekleştirdiği proje ile sahneye taşıyor.
Koreografisini Gökçe Sönmemiş ile gerçekleştiren Erhan Güzel Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservaturı mezunu, adeta bir bale tutkunu, uzun yıllardır bale sanatı ile iç içe gerçekleştirdiği tüm projeler ile başarıdan başarıya koşan Türkiye’nin dünyaca ünlü değerli sanatçılarından.
Erhan Güzel’in ‘Köroğlu Balesi’ nin müzikleri Ceren Türkmenoğlu, kostüm ve tasarım Barbaros Şansal imzalı, sahne tasarımını Çoşku Türel hazırlamış.
Köroğlu Balesi 11 Şubat 2024 ( prömiyer ) 10 Mart 2024 ( saat 14 ve saat 20), 07 Nisan 2024 ( saat 14 ve saat 20 ) de sahnelenecek.
Kendini Köroğlu hisseden balet Erhan Güzel ile hafta içi ‘Köroğlu Balesi’ provaları sırasında Cemal Reşit Rey Konser Salonu Binasında bulunan Dans Studiosunda bu yeni projesini konuştuk!
- Neden Köroğlu?
Neden mi? Çünkü Türk dünyası çok geniş bir coğrafyada ve Türk dünyasının en bilinen en değerli eserlerinden biri de Köroğlu’dur. Köroğlu garibanın mazlumun yanında olan ve karşısında kim olursa olsun boyun eğmeyen bir halk kahramanıdır. Türk balesinin de bir halk kahramanına ihtiyacı vardı. Daha önceleri Fransız, İtalyan daha ziyade Avrupa bazlı baleler yapıldı dünyada Kuğu Gölü, Fındıkkıran gibi eserler bunların en önemli örnekleri oldu. Balenin sözsüz bir tiyatro olduğunu bale terminolojisine, bale akademisine uygun hareketler ile bir hikaye anlattığını halkımız tam anlamıyla bilmiyordu. Baleyi sadece tayt giyilen havada dönülen kızları havaya kaldırdığımız indirdiğimiz görsele dayalı bir show zannediyordu insanlar. Oysa bale bir hikayeyi dans ile anlatma sanatıdır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 1933 yılında dediği gibi ‘ Avrupa’dan ne gelirse gelsin Türkleştirilerek gelmesi gerekir, biz eğer bir şey alacak isek Türkleştirerek alacağız’ bu çok önemli idi. Nasıl bir Kuğu Gölü Balesinin hikayesi var bunu dans ile anlatıyorlar, Kral , Kraliçe, Prens, Prenses, Kuğu gibi bunu dans ile anlatıyorlar, bizde de Köroğlu, Telli Nigar, Kurt Ali, Koca Yusuf’un kör edilişi, Bolu Beyinin lüzum edişi var hepsinin sonunda biz Köroğlu ve Telli Nigar’ın düğünü ile bitireceğimiz bir hikayemiz var. Biz o dönemde ne giyiliyorsa onu giyeceğiz, mesala Kuğu Gölü balesinde Fransız kralları tayt giydikleri için tayt giydiler, bizim dönemimizde şalvar giyildiği için şalvar, cepken giyilecekse cepken giyeceğiz. Yani bir adet beyaz tayt alıp Kuğu Gölü yapar gibi Köroğlu oynatmak, hem Köroğlu’na ayıptır, hem de bizim kültürümüzü yansıtmamaktır. Çok dikkatli olduğumuz adımlarımızı bilerek seçtiğimiz genelde Türk coğrafyasının dansına uygun hareketler seçtiğimiz baleyi Türk hikayesi ile anlatma isteğim benim çocukluğumdan beri vardı. Bu nedenle Köroğlu!
- Köroğlu Balesi projesi nasıl gelişti!
Benim annem Bolu Dörtdivan Ovasında Kılıçlar Köyünde doğmuş, annemin yedi ceddide oralı, baba tarafım ise oranın biraz daha kuzeyinde kalan Gerede tarafından babam dedem Ankaralı olsalarda aslında Gerede’nin Göynüköğen Köyündendirler. Ben aslen Boluluyum. Annemin doğduğu köyün biraz daha ötesinde Sayık diye bir yer var, Köroğlu’nun da orada yaşadığı söylenir. Hatta babama da birçok yakını Köroğlu der.
Ben Köroğlu hikayesi ile büyüdüm, Köroğlu ile doğdum, onu benimsedim, Köroğlu projesini yapmak sanki ekmek yemek, su içmek gibi güzel bir şey oldu. Olay şöyle gelişti! Şu an Fatih Belediye Başkan adayı olan Mahir Polat o zaman İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kültür A.Ş. de idi ayrıca İ.B.B Kültür Dairesinin başında olan Volkan Aslan Bey ile konuşmuştuk. Ama Köroğlu Balesinin isim babası Mahir Polat’tır. Polat ‘ Erhan Bey ben Köroğlu’nu çok severim bunun balesini yapabilir miyiz’ dedi. ‘Ben de ‘Başkanım ben zaten Boluluyum, Köroğluyum bunun balesini yapmak beni çok mutlu eder’ dedim. Proje olarak bunu düzenleyip başında durmaktan gurur duyuyorum ama koreografik olarak benim yakın arkadaşım Doç. Gökçe Sönmemiş bale sanatçısı ve öğretim görevlisi arkadaşıma ulaştım, sağ olsun o da kabul etti ve koreografiyi beraber yapıyoruz. Gökçe Hoca ile beraber çalışmak muhteşem bir şey, daha evvelki yıllarda onunla konservatuarda eğitmenlik yaptığımız zamanda birlikte Kita balesini sahneye taşımıştık. Zaten o dönemden çalışma yöntemlerimize aşinayız. Yaklaşık bir saati geçen kocaman bir bale olan giriş, gelişme ve sonucu olan Köroğlu’nda hemen sanat hem sanatçı hem Türk balesi kazandı. Bunun kazanılmasında büyük payı olan İ.B.B ye Mahir Polat, Volkan Aslan tüm destek verenlere teşekkür ediyorum. Onlar olmasa Köroğlu Balesi olmaz idi.
Bir destanı baleye taşımak nasıl bir duygu, kolay oldu mu?
Bir destanı baleye taşımak kesinlikle kolay olamazdı, ama dediğim gibi bu destan benim doğup büyüdüğüm kanıma işleyen çocukluğumdan beri bildiğim bir durum olduğu için açıkçası bildiğim yerden geldi soru, Köroğlu’nu hazırlarken zaten bir hayalim vardı. Bu hayali sadece ortaya koymaktı, yeniden okumak, Köroğlu’nu öğrenmek zorunda kalmadım, ben zaten Köroğlu’nu ezbere biliyordum. Sadece geniş bir literatür çalışması yapmam gerekti, dünyada başka bir yerde balesi yapıldı mı diye. Operası, tiyatrosu, Azeri opera ve tiyatroları var ayrıca Azerbeycan da danslı bir anlatımı var Köroğlu’nun ama net bir şekilde klasik bale adımları ile klasik bale temelli olarak 11 Şubat 2024 akşamı dünya prömiyeri yapacağız. Bunun verdiği mutluluk huzur ve heyecan beni çok mutlu ettiği gibi arada sırada şunu düşünüyorum eğer 80 yaşında öleceksem herhalde ömrümden bir 7-8 sene giiti. Ama değer yine olsa yine Köroğlu Balesini yapardım.
- Valla çok heyecanlanmaya başladım şimdiden Köroğlu Balesi’nin turnesi olacak mı?
Köroğlu Balesi dediğim gibi daha henüz hiç sergilenmedi ilk defa bu Pazar orkestra ile koro ile kostümle makyaj ile ışık ile seyirci ile yan yana gelecek. Tabii ki herkes kendi çocuğunu çok sever, herkesin çocuğu dünyadaki en yakışıklı en güzelidir, bu Köroğlu’da benim çocuğum ve en güzel çocuk da benim çocuğum, karşı tarafında seveceğini beğeneceğini düşünüyorum, umarım benim dediğim gibi olur, eğer bu oluşumlardan sonrada bir turne olursa bunu tabii ki seyircim ile seve seve hatta gururla paylaşırım. En çok ulaşmaya çalıştığım yer Bolu oldu. Bunu Bolu’ya ulaştırmak istiyorum. Rahmetli anneme, özellikle babama gitsin babam tam bir Bolu’dur, Köroğlu’dur. Köroğlu’nu babama atfediyorum. Babam olmasa olamazdı diye. Dediğim gibi yapmak istediğim en önemli turne Bolu turnesidir, daha sonra dünyanın her yerine gitmeye sonuna kadar açığım. Türk balesini herkesin bilmesini, geliştiğimizi görmesini kendi kültürümüzü yaşatmak istiyorum.
- Kolay olmadı sanırım böyle bir proje için ekip kurmak?
Bir Türk balesi yapalım dediğimde tabii ki Türk müziği olmalı idi, bu coğrafyanın müziği olmalı idi. Hemen konservatuardan arkadaşım olan Ceren Türkmenoğlu’nu aradım. Keman sanatçısı olmasına rağmen kabak kemane de çalıyor kendisi, Türk müziklerini musikiyi çok seven bir insandır. Ceren’e hemen Köroğlu Balesi’nden bahsettim. Çok heyecanlanıp bize senfonik orkestranın çalabileceği bir saati aşkın müzik yazdı. Çok güzel oldu, çok heyecanlıyım, kostümler için Barbaros Şansal’a rica ettim, Ve sevgili Barbaros ‘seve seve yaparım’ dedi. Bence böyle güzel bir ekip tarihte ilk defa gözüküyor. Türkiye’nin her yerinden danscılara ulaşmaya çalıştık, ama daha çok İstanbul’da dans eden arkadaşlara ulaştık. Aslında çok yüksek dansçı skalam var elimde erkek dansçılarım ayrı güzel, kız dansçılarım ayrı güzel, burada genç dansçılara örnek olmaya çalışıyoruz. Profesyoneller olarak onlara dans ile okullarda öğrenemeyecekleri dersleri göstermeye çalışıyoruz. Bazı şeyler okullarda öğrenilmiyor sağa çalışması gerekiyor. Çok güzel çalışan genç dansçı arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.
- Köroğlu Balesi ile hayaller gerçek oldu mu?
Şöyle bir örnekleme yapayım mı? Tarih 18 Kasım 1920 İsveç Balesi, bizim Türk ve Müslüman kültürüne ait olan derviş hikayemizi aynı dervişlerin bu kaftanları, kavukları ile kendi duruşu ile balesini yapıyorlar, ve 1920 yılında bunu sergiliyorlar, ben bunu yıllar evvel ilk yüksek lisans tezimde yazdığımda çok üzülerek yazmıştım. Bale bir hikayeyi dans şeklinde anlatmak idi, bizim Türk olan Müslüman olan kültürümüzü derviş kültürümüzü derviş bilgimizi aldı diğer insanlar kendi kültürlerine adapte ettiler. Buradan çıkaracağımız sonuç eğer siz kendi kültürünüze sahip çıkmaz iseniz sizin kültürünüzü alırlar, dünyanın her yerinde sahip çıkarlar. Ben bunu okuduğumdan beri zaten kafamı her yastığa koyuşumda gergin idim. Türkiye’de Türk balesi yapan çok az insan oldu. İki elin parmaklarını geçmeyecek kadar Türk koerograf var. Köroğlu Balesini şöyle düşünürsek İngiltere’de Köroğlu Balesi yapılsa ne hissederdik, bizim kültürümüzü alıp oraya götürüp sergilediler, demezmiydik biz neden yapmadık diye. Aslında bence yeteri kadar geç bile kaldık, geç olmasın güç olmasın bütün seyircilerimizi özellikle kendi seyircilerimi lütfen Köroğlu’na davet ediyorum. Tabii ki herkesi.
4. Viyana Türkçe Tiyatro Festivali başladı!
Avusturya’nın başkenti Viyana’da yaşayan Nazmi Ateş’in her yıl düzenlediği Viyana Türkçe Tiyatro Festivali bu yıl 4. kez düzenleniyor.
Festival 01 Şubat akşamı Çağlar Çorumlu, Erkan Baylav ve Albina Özen’den oluşan ‘ Şakşakcılar’ adlı gösteri ile başlayacaktı, fakat ekibin yurt dışı vizesi alamaması üzerine gösteri ileri bir tarihe ertelendi.
08 Şubat’ta şarkıları ile Zuhal Olcay Viyana’da yaşayan gurbetçilerin kulaklarının pasını alacak, şu sıralar Haluk Bilginer ile ‘Kel Diva’ adlı oyunla sahnelerde olan Olcay sevilen şarkılarını Avusturya’da yaşayan hayranlarına söyleyecek.
10 Şubat da neredeyse 4 yıldır kapalı gişe sahne alan Salih Bademci, Neslihan Arslan ve Nurhan Özenen’in rol aldıkları ‘Fanatik’ adlı oyun,
13 Şubat’ta Engin Hepileri ve Neslihan Öztürk’ün rol aldıkları ‘Akciğer’,
15 Şubat’ta Doğu Demirkol’un stand up showu,
02 Mart’ta ise Gökhan Çınar’ın Katarsis – Gel Yeniden Başlayalım adlı interaktif semineri Viyana’da sahnelenecek.
Buray Avrupa Turnesi’ne çıkıyor!
Son yılların en üretken yorumcularından özellikle besteleriyle ve söylediği şarkılarla herkesin gönlünde taht kuran Buray, 14 Şubat itibari ile Avrupa turnesine çıkıyor.
Geçtiğimiz Kasım ayında yayınladığı ve 14 şarkıdan oluşan “Al Senin Olsun Dünya” albümü ile büyük ses getiren Buray, sırasıyla Almanya, Hollanda, Belçika ve İngiltere’de vereceği konserlerle birlikte hayranlarıyla buluşacak. Yurtdışı ve yurtiçi konserlerine tam hızla devam eden Buray, yılbaşı sonrası youtube da yayınladıpı ‘ Ne Gezdin Be Buray’ programı çekimleri için gittiği Afrika gezisinden döner dönmez Anadolu’da birkaç şehir de konser vermişti.
En son bu hafta sonu 2 Şubat’ta Vadi İstanbul Jolly Joker ve 03 Şubat tarihindeki Kartal İstMarin Jolly Joker konserleri sonrası bu hafta 09 Şubat Cuma akşamı Maslak TİM sahnesinde hayranları ile buluşacak.
Diyarbakır
1. Uluslararası Sur Kısa Film Yarışması 12-14 Şubat 2024 tarihleri arasında Diyarbakır’da gerçekleşecek.
Festival Başkanı Hozan ile Erdal Açık ve Esra Açık toplumsal yönelik olarak konu başlığı uyuşturucu bağımlılığı olan 1. Uluslararası Sur Kısa Film Yarışması’nı düzenlemeye karar vermişler. En başta Diyarbakır Valiliği, Sur Kaymakamlığı, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Balıkesir Sındırgı Belediyesi, Anadolu TV ve yerel markalarla sponsorlar olmuşlar.
Ekip dünyanın bir kaç ülkesinde tanınmış yönetmenler ve dünya yazarlar birliği üyesi Türkiye’de tanınmış ünlü yazarlar, sanatçılar , yönetmenler, oyuncularla, bürokratlarla irtibat kurup onlarında projede destekte bulunduğu ve yer alacağını resmi bir şekilde açıklamışlar.
Hozan Taş’ın tüm gayesi gençlerin uyuşturucu dan uzak tutup sanata yaklaşım yapmaları için sürekli çaba sarf etmek olmuş, bu nedenle konu ile ilgili bir film festivali gerçekleştirmeyi amaçlamış. Taş konu ile ilgili olarak ‘ Uyuşturucunun dili,rengi, ve ırkı yoktur herkesin kapısının önünde barınıyor gelin bunu hep birlikte yok edelim Türkiye’nin heryerinden gençleri koruyalım.’ diyor.
Aslen Diyarbakırlı olan 1995 doğumlu Hozan Taş 2014 yılında İstanbul Kadıköy’de bulunan Kadıköy Oyuncu Sahnesinde kamera önü ve temel oyunculuk ile ilgili 2 yıllık eğitimini almış.
Daha sonrasında 4 yıllık Diyarbakır Kent Konservatuvarı ‘n da yazarlık eğitimini, halk oyunları eğitimini, müzik & ses açma eğitimini tamamlamış.
Bugüne kadar bir kaç tv dizisi ve sinema’da reji bölümünde yardımcı trafik yönetmenliği, oyuncu koçluğu, oyunculuk gibi bir çok alanda yer alan Taş. Çocukluğunda oyunculuk eğitimi için herhangi bir kurumda ve kuruluşlardan destek almadığı ve bu eğitimi almak için İstanbul’la gitmek gerektiğinde bulunduğu için Diyarbakır’a dönüş yaparak kendi döneminde göremediği sanatsal çalışmaları için Diyarbakırlı çocuk ve genç yetişkin dahilinde gönülü eğitim verip eğitim sonrasında referans olarak önlerini açmak için halen çaba göstermekte.
Ayrıyetten Diyarbakır’da çocuk tiyatrosunu kurup Türkiye turnesi düzenleyip güneydoğu ve doğu il ve ilçelerine kadar tiyatro gösterimi yaparak Türkiye’nin en ücra ilçelerine tiyatronun ne olduğunu çocuklara göstermek amacıyla turneler düzenlemekte.
Diyarbakır’da 3 sezon Şehir Tiyatrosunda oyunculuk yapıp daha sonrasında tekrar Stone theatre grubunu kurup özel tiyatro yaparak festivallerde,cafelerde, sokaklarda kendi maddi imkanlarıyla yetişirdiği öğrencilerle kendi yazdığı oyunlarla Diyarbakır’a tiyatroyu sevdirmeye ediyor.
Bakalım 1. Uluslararası Sur Kısa Film Yarışmasında Diyarbakırlı sinema severler hangi filmleri izleyecek.
Üçlemenin ikinci kitabı ‘ İçimde Yanan Nehir’ çıktı!
Geçtiğimiz günlerde İnkilap Yayınevi’nden yayınlandı Demet Cengiz’in yeni kitabı ‘İçimde Yanan Nehir‘
Biyografik roman niteliği ile ön plana çıkan bu roman, Deniz’in ikizi Yeter’in ve ilk aşkı Nile’ın yaşam öykülerini merkezine alırken, gündeme getirilmekten korkulan evrensel birçok insanlık problemine ve özellikle de Türkiye’de görmezden gelinen aile içi şiddet, cinsel istismar, ağır konulara başarıyla değiniyor. yoksulluk gibi konulara değinmiş Cengiz ‘İçimde Yanan Nehir’de.
1999 yılında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni bitiren yazar daha sonra Londra Westminster Üniversitesi’nde ‘British Journalism Studies’ eğitimi almış. 1996 yılında gazeteciliğe başlayan Demet Cengiz bugüne kadar Yeni Günaydın, Global, Business Week, Hürriyet, Sözcü vb. gibi birçok gazetede çalışırken gazetecilikle beraber hazırladığı ilk romanı Adımı Deniz Koydular yanında yedi adet kitabı bulunmakta.
Yazar Demet Cengiz’in su üçlemesinin ikinci kitabı ‘ İçimde Yanan Nehir’ den sonra üçüncü kitabının adının içinde Göl geçeceğini belirtti.
‘Kapak Olsun ‘ zirvede!
Geçtiğimiz 28 Temmuz tarihinde yayınlanan “Kapak Olsun” isimli şarkılarıyla rap dünyasına yeni bir soluk getiren Defkhan, Nellie ve Fredo’nun yükşelişi devam edeiyor.
Yaklaşık 9 milyona ulaşan dinlenme sayısı yanında cesur ve özgün sözleriyle dikkat çeken düet şarkıları ile Defkhan, Nellie ve Fredo’ ‘ Spotify Türkiye Viral 50 Listesinde zirvede!..
Sony Music etiketiyle çıkan ‘ Kapak Olsun’ bugünlerde viral bir efsaneye dönüşerek Türkiye’de müzik gündeminin nabzını tutan Spotify’ın “Viral 50” listesinde 3. sırada yer alırken, en çok dinlenen şarkılarda da 4. sıraya yükseldi.
Güçlü hikayesi ve enerjisiyle dinleyicilere farklı bir müzik deneyimi sunan şarkının bu hafta içerisinde video klibi de yayınlanacak.
Defkhan, Nellie ve Fredo’nun birlikte yarattığı sinerji ve benzersiz tarzlarıyla dikkat çeken şarkı; rap müziğin özgünlüğünü ve gücünü yansıtırken, dinleyicileri adeta büyüleyen bir performans sunuyor. Bu arada üç popüler sanatçının ayrı ayrı yükselişleri de dikkat çekiyor. Defkhan aylık dinleyicisi 1.8 milyon olurken Nellie ve Fredo’nun ayrı ayrı dinleyici sayıları 1.3 milyonun üzerinde!