Her zaman hayatımıza renk katan adam olarak nitelendirdiğim, benim için yeri başka olan İzzet Çapa’nın yeni bebeği Çapa Pera’daydım geçen akşam…

Sanırım 1999 yılından beri tanıyorum İzzet Çapa’yı ve beni yine şaşırtmadı. Şişli’den, Etiler Dedikodulu Meyhane’den, Tepebaşı Cahide’den Bebek Salopet’ten beri; yani çeyrek yüzyıl misali.
Ürettiği mekanları ile her daim hatıralarımda yer alan özel bir isim o, eğlence dünyasının gerçek starlarından o herkeslerin hayatına değen Cahide mekanları, Bodrum People, Harbiye Balkon On5, Akaretler Joke Perestroyka… Daha birçok mekan ve şimdi Beyoğlu’nda Çapa Pera…

Bu arada İzzet Çapa’nın Çapamarka’sında yetişen, yeni jenerasyon genç isimler Türkiye’de ve dünyanın birçok yerinde Çapa ekolünü yaşatıyorlar.
Çapa Pera ile Beyoğlu’na eğlence, gastronomi ve sahne sanatları birleşerek İstanbul geccelerine en güzeli en yenisi hediye edilmiş.

İçeri girdiğiniz zaman Fransız mekanlarını andıran kırmızının hakim olduğu, devasa bir atmosfer ile karşı karşıya kalıyorsunuz Çapa Pera’da. Mekan özel olarak hazırlanmış. Oldukça şık ve ferah tasarlanmış, renk uyumu ve ışıklar özellikle dikkat çekiyor.
Çapamarka mekanlarında hep özel spesiyaller deneyimlediğim için Çapa Pera’daki masamızda muhteşemdi. Executive Chef’leri Hüseyin Eser ve Volkan Demir’in ekipleri ile hazırladıkları Levanten Mutfağı’nın Türk Yemekleri ile süslenmiş şık bir masa vardı. Masamızda meze olarak fellah köfte, yoğurtlu semizotu ile köz patlıcanlı atom, humus-u ala, yeni nesil köpoğlu, Liman Restaurant’ın meşhur favası, zeytinyağlı patlıcanlı pilav ve Çapa Pera salatası, ara sıcaklarda balık kokoreç, o….. mantısı, ana yemek seçeneklerinde kuzu tandır, haşhaşlı tavuk, kağıtta levrek, tatlı olarak meyve tabağı veya çok beğendiğim profiterol vardı.
İzzet Çapa her mekanında profesyonel kurmaylarıyla çalıştığı için Çapa Pera’da da durum aynıydı. Murat Eryılmaz’ın Genel Müdür, Özgür Kapucu’nun Genel Koordinatör olduğu Çapa Pera’da masamıza işin ehli ve güler yüzlü Cihan Sarı servis yaptı. Dediğim gibi şefin hazırladığı spesiyaller tam damak tadıma uygundu, sanırım tek eksik mezeler biraz tuzsuzdu. Öğrendiğime göre Çapa tüm spesiyalleri ekibi ile tadımladığı için tuzlu yiyecekler misafirlerine zarar vermemesi için tuz az ekletmiş, masalarda tuzluk da olmaması ilginç ama daha ilginci masanıza tuz istediğinizde kırmızı devasa tuzluk ile tabağınıza garson tarafından tuzun şovla servis edilmesi.

Çapa Pera da gecce Dj’in popüler seçkileri ile başlıyor, daha sonra dans şovlar ile bütünleşen geccede servis ekibinin Happy Birthday Show’u görülmeye değer.
Benim katıldığım Çapa Pera geccesinde her daim sahnesini beğendiğim çok sevdiğim bir vokal olan Fatih Ertür sahnedeydi. Eğitimli sesi, zengin repertuarı ile sahneye değer kattı. Hakan Güngör yönetiminde orkestra ile Türkçe pop şarkılar ile kulaklarımızın pasını aldı.

Ve geccenin ismi ekranların ve sahnelerin en beğenilen kadınlarından, gerçekleştirdiği her proje ile gönüllerde taht kuran Zuhal Olcay’dı. Emre Erdemoğlu imzalı iki şık kostüm ile sahneye çıkan Olcay dünden bugüne şarkıları yanında Çapa Pera’ya özel repertuarı ile sanat müziğinin en güzel şarkılarını Zuhal Olcay yorumu ile söyledi. Herkes mutluydu Çapa Pera’da. Zuhal Olcay şarkılarını söylerken bir an 90’lı yıllara gittim; 20’li yaşlardaki Caner Ural olarak. O dönem yan apartmanımızda oturuyordu Olcay ve Evita döneminde o her akşam üzeri siyah arabası ile Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’na giderken “Acaba beni de götürür mü?” diye bekleyişim gözümde belirdi, bir anda… Her filminde, her oyununda, her konserinde Zuhal Olcay imzası bir başkadır. Hele hele 90’lı yılların başında çıkardığı ‘Küçük Bir Öykü’ albümü benim için çok özeldir. Çapa Pera geccesinde de yine fevkaledeydi. Bu arada Zuhal Olcay 13 Aralık ve 31 Aralık yılbaşı geccesinde yine Çapa Pera’da…
Pek yakında Çapa Pera’da Anıl Durmuş, Alex, Cenk Eren, Nükhet Duru, Cem Belevi, Doruk Aslan, Emre Kaya, Kibariye, Bülent Serttaş ve her Pazar Celil Nalçakan gecceleri var.
Göbeklitepe’de Sinema ve Kültür İçiçe!
Göbeklitepe Kültür Sanat Derneği tarafından gerçekleştirilen ve bu yıl dördüncüsü düzenlenen Göbeklitepe Uluslararası Film Festivali, 20-23 Kasım 2025 tarihleri arasında gerçekleştirildi.
Her ne kadar çağrılmamış olsamda sosyal medya hesaplarından Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi’nin ana desteği ile düzenlenen festivalin bu yıl epey ilgi çektiğini gördüm. Her yıl kentin kültürel mirasları arasında yer alan değerlerden ilham alan festivalin bu yıl ilham kaynağı “Karahantepe” oldu.

Festivalde başarılı tiyatro ve sinema sanatçıları Erkan Can ve Güven Kıraç’a Onur Ödülleri takdim edildi.
“Sinema Sanatı ile Kültürel Mirası Buluşturan Festival” sloganıyla çıkılan bu yolda her yıl olduğu bu yıl da üç ana kategoride finalist filmler ödüllü filmlerin yer aldığı özel gösterim filmler sinemaverlerle buluştu.
Festivale bu yıl 300’den fazla film başvuru yapılmış. Festivalin jürisi tarafından değerlendirilen filmler üç ana kategoride gösterime girdi. Uusal kategoride finalist olan sekiz film, uluslararası kategoride finalist olan sekiz film ve arkeoloji temalı belgesel kategorisinde finalist olan dört film gösterimi yapıldı. Ayrıca festival kapsamında özel gösterim altı film de izleyiciyle buluştu. Altı özel gösterim filmi festival boyunca izleyiciyle buluştu.
Özel Gösterimler:
1. HEMME’NİN ÖLDÜĞÜ GÜNLERDEN BİRİ – Yönetmen: Murat Fıratoğlu
2. BİLDİĞİN GİBİ DEĞİL – Yönetmen: Vuslat Saraçoğlu
3. BALİNANIN BİLGİSİ – Yönetmen: Önder Şengül
4. BİR GÜN, 365 SAAT – Yönetmen: Eylem Kaftan
5. THE FROST AND A LITTLE SCHOOLBOY – Yönetmen: George Ovashvili
6. BİR SİNEFİLİN DRAMI – Yönetmen: Özgür Nuri Çiçek
Festival süresince ulusal, uluslararası, arkeoloji temalı belgeseller ve özel gösterim filmler sanatseverlerle buluşacak, söyleşiler düzenlendi.
“Erken Kış” Geliyor!
62. Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında beğenerek izlediğim Özcan Alper’in “Erken Kış” bu cuma 28 Kasım’da seyirci ile buluşuyor.
Genç oyuncu Leyla Tanlar’ın Altın Portakal kazandığı filmde Timuçin Esen’de rol alıyor.

Film taşıyıcı annenin yaşadıklarını çarpıcı bir şekilde ekrana yansıtıyor. Ferhat ve taşıyıcı anne Lia’nın yasadışı anlaşmaları gereği Lia’yı Türkiye sınırından Gürcistan’a geri götürdüğü üç günlük zorlu yolculuğu anlatırken biyolojik bağları, sınıf farklarını ve insan ruhunu anlatlıyor.
‘Erken Kış’ bir Özcan Alper klasiği değil ama ben çok beğendim.
Tan Sağtürk: Anadolu’da adeta sanat seferliği ilan edildi!
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2024 Aralık ayında Şırnak turnesi ile başlattığı, adeta Anadolu’da sanat seferberliği yaşattığı Anadolu Opera ve Bale Festivalinin ikincisini 22 Kasım’da Bayburt’ta gerçekleştirdi.
İlkinde 24 şehirde ücretsiz sahnelediği 51 temsil ile 28 bini aşkın seyirci ile rekor kıran 1. Anadolu Opera ve Bale Festivali ikinci yılında 23 noktada düzenlenecek uzun soluklu programı ile yine sanat dolu bir festival gerçekleşecek.

Bayburt’ta ‘ Yetenek Her Yerde ‘ sloganı ile başlayan 2. Anadolu Opera ve Bale Festivali; 2025 yılı içinde Çemişgezek, Rize ve Çorum’da opera, müzikal, konser ve çocuk oyunlarını kapsayan etkinlikleri sanatseverlerin beğenisine sunacak. Festival süresince tüm gösterimler her yaştan izleyiciye ücretsiz olarak açık olacak.
2. Anadolu Opera ve Bale Festivali; Bayburt turnesi ile Samsun Devlet Opera ve Balesi seçkin solist sanatçıları tarafından 22 Kasım 2025 Cumartesi, saat 13.00’te Bayburt Baksı Müzesi’ nde “Müze Konseri” ile sahne aldı, aynı gün saat 19.00’da Bayburt Üniversitesi Fuat Sezgin Konferans Salonu’nda “Anadolu Ezgileri” konseri ile devam ederek Bayburtlu seyircilerin karşısında oldu,
25 Kasım 2025 Salı, saat 19.00’da Çemişgezek Belediyesi Sinema Salonu’nda, Samsun Devlet Opera ve Balesi tarafından sahnelenecek “Anadolu Ezgileri” konseri ile başlayacak Çemişgezek turnesi, 26 Kasım 2025 Çarşamba, saat 13.00 ve 15.00’te yine aynı salonda, aynı müdürlük tarafından sahnelenecek “Minik Kulaklara Opera” adlı çocuk etkinliği ile sona erecek.
29 Kasım 2025 Cumartesi, saat 19.00’da Rize İsmail Kahraman Kültür Merkezi Büyük Salonu’nda, İzmir Devlet Opera ve Balesi tarafından sahnelenecek “Folklorama” müzikali ile başlayacak Rize Turnesi, 30 Kasım 2025 Pazar, saat 14.00’te yine aynı salonda, aynı müdürlük tarafından sahnelenecek “Şekeronya” çocuk oyunu ile sona erecek.
5 Aralık 2025 Cuma, saat 19.00’da Çorum Devlet Tiyatrosu Sahnesi’nde, Samsun Devlet Opera ve Balesi tarafından sahnelenecek “Doktor Mucize” operası ile başlayacak Çorum turnesi 6 Aralık 2025 Cumartesi, saat 14.00’te yine sahnede, aynı müdürlük tarafından sahnelenecek “Okulumuz Orman” çocuk oyunu ile sona erecek.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni Tan Sağtürk öncülüğünde, 1. Anadolu Opera ve Bale Festivali kapsamında başlatılan ve ilk kez Şırnak’ta hayata geçirilen; çocuk ve genç yeteneklerin keşfedilerek kariyerlerinde sağlam bir temel oluşturmalarına katkı sağlamak, gençlere ve çocuklara evrensel sanatları tanıtmak ve bu sanatlara ulaşmalarını kolaylaştırmak amacıyla gidilen her ilde yapılan genç yetenek taramaları bu yıl da yapılacak.
2. Anadolu Opera ve Bale Festivali, 2025 – 2026 sanat sezonu boyunca sürecek.
Festival; Bayburt, Çemişgezek, Rize ve Çorum’un ardından Artvin, Aydın, Batman, Ceylanpınar (Şanlıurfa), Doğubayazıt (Ağrı), Elbistan (Kahramanmaraş), Ezine (Çanakkale), Giresun, Gümüşhane, Isparta, Karaman (Konya), Osmaniye, Sarıkamış (Kars), Siirt, Sinop, Şarköy (Tekirdağ), Tire (İzmir), Tosya (Kastamonu) ve Uzunköprü (Edirne) olmak üzere toplam 23 il ve ilçede sanatseverlerle buluşacak.
15. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali başlıyor!
15. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali bu yıl 27 Kasım–3 Aralık 2025 tarihleri arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi Santral İstanbul Kampüsü Enerji Müzesi’nde gerçekleşecek.

15. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali bu yıl da “Herkes İçin Adalet” ilkesiyle 35 ülkeden toplam 40 filmi izleyiciyle buluşturacak. Festivalde uzun metrajlı film gösterimleri İBB Beyoğlu Sineması ve CKM – Caddebostan Kültür Merkezi Sineması’nda gerçekleşecek. Kısa film programı Taksim Fransız Kültür Merkezi ve CKM – Caddebostan Kültür Merkezi Sineması’nda gösterilecek.
Festival dünyanın farklı ülkelerinden akademisyenleri bir araya getirerek “Yaşam Hakkı” teması etrafında kapsamlı bir tartışma zemini sunacak. Festivalde 13 oturum, iki panel, bir yuvarlak masa etkinliğinde geniş bir perspektifte yaşam hakkının anayasal, ceza hukuku ve uluslararası hukuk yönleri tartışılacak, yaşam hakkını ihlal eden durumların farklı hukuki, politik ve sosyolojik boyutları ele alınacak.
27 Kasım’da gerçekleşecek açılış konuşmalarının ardından iki bölümden oluşan Filistin Paneli ile başlayacak. Panelde, yaşam hakkı ile kendi kaderini tayin hakkı arasındaki ilişki, Uluslararası Adalet Divanı kararlarında Filistin’e dair temel ihlaller, Gazze’deki durumun uluslararası ceza ve insancıl hukuk açısından değerlendirilmesi gibi başlıklar ele alınacak. Bu paneller, hem tarihsel hem de güncel ihlallerin hukuki boyutlarını ayrıntılarıyla inceleyerek tartışmaya açacak.
Festival boyunca Bosna Hersek’ten İran’a, Almanya’dan Gürcistan’a uzanan geniş bir perspektifte yaşam hakkının anayasal, ceza hukuku ve uluslararası hukuk yönleri tartışılacak.
Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali VisionIST etkinlikleri ile filmlerin yarattığı düşünsel alanı akademisyenler, sinemacılar ve farklı disiplinlerden uzmanlarla genişleten, özgür tartışma ve diyalog ortamı sunan bir platform yaratıyor. Usta isimlerin katılacağı bu buluşmalar 27 Kasım – 2 Aralık tarihleri arasında İBB Beyoğlu Sineması Pera Salonu’nda izleyicilerle buluşacak. Tüm etkinliklerin ücretsiz olması, VisionIST’i festivalin erişilebilir özel alanı hâline getiriyor; izleyiciye filmle kurulan bağın ötesine geçme fırsatı sunuyor. VisionIST kapsamında bir ustalık sınıfı, iki panel, bir söyleşi ve bir de kurgu analizi düzenlenecek.
27 Kasım saat 12.30’da festivalde bu yıl Sinema Onur Ödülü’ne layık görülen usta oyuncu Rüçhan Çalışkur söyleşisi ile başlayacak. Alin Taşçıyan’ın moderatörlüğünü üstleneceği söyleşi öncesinde Çalışkur’un başrolünde yer aldığı Yeşim Ustaoğlu imzalı Bulutları Beklerken filmi gösterilecek. Söyleşide 45 yılı aşkın kariyeri boyunca tiyatroda, sinemada ve televizyonda güçlü karakterlere hayat veren Rüçhan Çalışkur ile oyunculuk serüvenine dair keyifli bir sohbet gerçekleştirilecek.
29 Kasım saat 12.30’da 113 filmin görsel dünyasında imzası bulunan, usta görüntü yönetmeni Yorgos Arvanitis’in gerçekleştireceği ustalık sınıfı ile devam edecek. Moderatörlüğünü Aslı Selçuk’un üstleneceği ustalık sınıfında Theo Angelopulos’tan Michail Cacoyannis’e, Catherine Breillat’dan Costa-Gavras’a, Amos Gitai’den Dardenne Biraderler’e kadar farklı dönemlerden farklı tarzlardan pek çok yönetmenle çalışan Arvanitis’in sanat yaşamı konuşulacak. Festivalin kapanış gecesinde Sinemaya Katkı Ödülü alacak Arvanitis, hâlâ üretmeye devam ettiği sinemaya olan aşkını ve tecrübelerini izleyicilerle paylaşacak.
Yüksel Aksu: Aslında postacıyı Şevket Altuğ veya Şener Şen’i düşünmüştüm!
Son dönemin parlayan yıldızlarından Ozan Akbaba’nın başrolünde yer aldığı, sinemamızın değerli yönetmenlerinden Yüksel Aksu’nun yazıp yönettiği ‘Bak Postacı Geliyor’ 12 Aralık’ta sinemalarda.
Film de başrolde yer alan Ozan Akbaba yanında Deniz Barut, Fırat Çelik, Müfit Kayacan, Mustafa Avkıran, Yasin Çam, Begüm Taşkın, Mekin Sezer, Fikret Kuşkan ve Ahmet Mekin gibi değerli isimler var.

Epey merak ettiğim, film işini seven, naif, dürüst ve herkesin sevdiği bir posta memuru olan Osman’ın 1960’ların sonunda küçük bir Ege kasabasında aşkı Gülizar ile olan aşkı anlatılıyor. Film aslında Yüksel Aksu’nun anne ve babasının hikayesi.
Filmin sürprizlerinden biri de duayen sanatçı Ahmet Mekin’in torunu genç oyuncu Mekin Sezer ile kamera karşısına geçmiş olması.
Aksu yaptığı açıklamada aslında postacının daha yaşlı olmasını oyuncu olarak Şevket Altuğ veya Şener Şen’in rol almasını istediği fakat bu özel isimlerin film çekmek istemedikleri için genç kadrolu bir cast oluşturduğunu, 1960 yılının altı ayını ekrana yansıtığını, dönem filmi olduğunu, buradaki postacının sadece mektup dağıtmadığını , aynı zamanda mektup yazıp bekar oluşu aynı zamanda kasabanın en güzel kızına aşık oluşu anlattığını filmlerini gözlem ve duyum ile hazırladığını ifade etti.
Bu arada yaptığı işlerde Ege ağzını çok iyi kullanan Yüksel Aksu’nun ‘ Bak Postacı Geliyor’ da neler ürettiğini heyecan ile bekliyorum.












