gecce-

 

Filiz Akın’ın Anısına…
Filiz Akın, kadın olmanın gücünü naifçe hissettiren nadide bir ruhtu!

 

Başlıksız kahramanlar vardır; isimleri anılmasa da hayatımıza dokunan, bir nesli büyüten, şekillendiren… Filiz Akın, işte o kahramanlardan biri. O, Yeşilçam’ın altın çağının zarafet timsali, beyaz perdenin asil prensesi ve her şeyden öte, kadın olmanın gücünü naifçe hissettiren nadide bir ruhtu.

 

               Yeşilçam'ın efsanesi Filiz Akın sevinicini paylaştı! Takipçilerine böyle  duyurdu

Kendine özgü duruşu, modern ve batılı tavrıyla Yeşilçam’da bir devrim yarattı. Siyah-beyaz filmlerin içinden süzülen o altın sarısı saçları, kibar sesi ve bakışlarındaki derinlik, onu dönemin diğer yıldızlarından ayırdı. Filiz Akın, güzelliğin ötesinde bir kimliğe sahipti. O, aynı zamanda zeki, güçlü ve ne istediğini bilen bir kadındı. Bizlere sadece romantik rollerle değil, hayata karşı duruşuyla da ilham verdi.

 

Filiz Akın Kimdir? | Trabzon Haber - Haber61

Onun hayatı, beyaz perdeyle sınırlı değildi. İlk evliliğinden oğlu İlker İnanoğlu dünyaya geldi ve oğlu için her zaman güçlü bir anne, yol gösterici bir ışık oldu. İlker’in sinema dünyasına adım atışında da annesinin desteği ve yönlendirmesi hep hissedildi. Annelik, onun en büyük rollerinden biri oldu ve bu rolü de bir yıldız gibi taşıdı.

 

Filiz Akın oğlu İlker ve torunu Berker ileFiliz Akın, Türker İnanoğlu bebekleri İlker İnanoğlu. Yıl 1965-2020.FilizAkın'dan eski eşi Türker İnanoğlu'na veda: “Bay Sinema” maalesef yok  artık… Filiz Akın 1964 ile 1974 yılları arasında evli kaldığı Türker  İnanoğlu'nun vefatının ardından bir yazı yayınladı. Filiz Akın, eski eşi ve

İkinci evliliğinde diplomasi dünyasına adım atsa da, sanatçı ruhunu ve zarafetini hiçbir zaman kaybetmedi. Paris sokaklarında yürüyen o zarif kadını görenler, onun sadece bir film yıldızı değil, adeta yaşayan bir sanat eseri olduğunu anlardı. Hayatı boyunca yaşadığı sağlık mücadelesi ise onun karakterindeki azmi ve metaneti daha da görünür kıldı. 2002 yılında kanserle savaştığında, hepimize hayatı yeniden kucaklamayı öğretti. Kendi deyimiyle ‘Hayata Merhaba’ dedi ve bu süreçte bile zarafetini kaybetmeden güçlü duruşunu korudu.

 

Filiz Akın, sadece perdede değil, gerçek hayatta da ilham veren bir kadın oldu. Güzellikten öte, insan olmanın, zarif kalabilmenin, güçlü ve sevgi dolu bir duruş sergilemenin sembolüydü. Onun filmlerini izlerken sadece bir aşk hikayesi değil, kadın olmanın onurunu da izledik. Her sahnesinde bir mesaj vardı; modern, güçlü ve dimdik ayakta duran bir kadın olmanın gururunu taşıdı.

 

Filiz Akın, Sadece oyunculuğuyla değil, hayırsever kimliğiyle de örnek oldu. Sosyal sorumluluk projelerinde yer aldı, çocuklar ve kadınlar için çalışmalar yaptı. Onun zarif elleri, yalnızca Yeşilçam’ın sahnelerinde değil, hayatın gerçek sahnelerinde de iyiliğe uzandı. Kendi acılarını, başkalarının umudu haline getirdi.

Sanat dünyasındaki dostları da onun hakkında hep aynı cümleleri kurdu: “Filiz, yalnızca bir oyuncu değil, bir ruhtu.” Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Ediz Hun gibi dönemin dev isimleri, onun zarafetini, dostluğunu ve yardımseverliğini her fırsatta dile getirdi. Filiz Akın’ın set arkadaşları, onun ne kadar disiplinli ama aynı zamanda yüreği sevgi dolu bir insan olduğunun altını çizdi.

 

Onun etkisi sinema salonlarının çok ötesine geçti. Giyim tarzı, saç kesimi ve makyajıyla kadınlar arasında bir ikon haline geldi. Bugün hâlâ Filiz Akın stili dediğimiz o modern ve zarif duruş, zamansız bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

Ve unutulmaz sahneleri… “Ankara Ekspresi” filminde, gizli bir ajanı canlandırırken gösterdiği kararlılık ve duygusallık hâlâ hafızalardaki yerini koruyor. “Tatlı Dillim”deki modern, şehirli kadın rolü, onun ne kadar farklı karakterlere bürünebildiğinin kanıtıydı. “Yankesici Kız”da hayat verdiği neşeli ama zeki genç kız karakteriyle de bizlere kahkahalar attırmayı başardı. Her filminde farklı bir kadın portresi çizdi ve hepsinde kadınların gücünü, zekasını ve zarafetini yüceltti.

Filiz Akın'ın hayatı ve tüm düşünceleri Hayatın Provası Yok adlı kitapta

Bugün, onu kaybetmenin derin hüznü içindeyiz. Ama biliyoruz ki, Filiz Akın gibi yıldızlar asla sönmez. Onlar, bizlere bıraktıkları zarafet ve cesaret mirasıyla yaşamaya devam ederler. Onun ışığı, kadınlara, sanatçılara, hayatın içinde mücadele eden herkese yol göstermeye devam edecek.

Filiz Akın’ı saygı, sevgi ve derin bir özlemle anıyorum. Seni hiç unutmayacağız… Seninle büyüyen bir nesil olarak, her filminde, her tebessümünde bulduğumuz ilhamı kalbimizde taşıyacağız. Filiz Akın, yalnızca Yeşilçam’ın değil, hayatımızın da vazgeçilmez yıldızı olarak parlamaya devam edecek.

Yeşilçam'ın efsanesi Filiz Akın İstanbul'a sevk edildi

Yeşilçam’ın Zarafet Abidesi: Filiz Akın’ın 82 yıla sığdırdığı yaşamının kısa özeti!

2 Ocak 1943’te Ankara’da Suna Akın adıyla dünyaya gelen Filiz Akın, çocukluk yıllarını başkentte geçirdi. Eğitimine TED Ankara Koleji’nde başladı ve ardından Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nde öğrenim gördü. Bu akademik geçmişi, onun entelektüel derinliğini ve sanata olan ilgisini şekillendirdi!

Sinemaya Adım Atışı

 

1962 yılında Artist mecmuasının düzenlediği yarışmayı kazanarak sinema dünyasına adım atan Akın, aynı yıl “Akasyalar Açarken” filmiyle beyaz perdede boy gösterdi. Kısa sürede “Kolejli Kız”, “Yankesici Kız” gibi filmlerle tanındı ve özellikle modern, batılı kadın rollerinin aranan ismi oldu. Bu roller, Türk sinemasında sarışın esas kadın dönemini başlattı ve Akın’ı bir ikon haline getirdi.

ilk filmi “Akasyalar Açarken” ile beyaz perdeye merhaba dedi.

 

                         Akasyalar Açarken posteri

Kariyeri boyunca 121 filmde başrol oynayan Akın, “Kolejli Kız”, “Yankesici Kız” gibi filmlerle tanındı. Özellikle romantik ve batılı kız rollerini canlandırarak, Türk sinemasında sarışın esas kadın dönemini başlattı. “Gurbet Kuşları”, “Ankara Ekspresi”, “Acı Hayat” gibi filmlerle karakter derinliği taşıyan rollerde de başarısını kanıtladı.

Sadece oyunculuğuyla değil, aynı zamanda yazarlığıyla da tanınan Akın, zarafeti ve entelektüel birikimiyle de örnek bir sanatçıydı. Onun ardından, Türk sineması bir yıldızını kaybetti; ancak bıraktığı eserler ve anılarla hep yaşayacak!

Özel Hayatı ve Evlilikleri

 

Filiz Akın'dan eski eşi Türker İnanoğlu'na veda « Çekiç Magazin

Filiz Akın’ın özel hayatı da kariyeri kadar ilgi çekiciydi. İlk evliliğini 1964 yılında yapımcı ve yönetmen Türker İnanoğlu ile yaptı. Bu evlilikten, 1965 doğumlu İlker İnanoğlu adında bir oğlu dünyaya geldi. Çift, 1974 yılında yollarını ayırdı. 1982’de İsviçreli iş insanı Leon Bubi Rubinstein ile ikinci evliliğini gerçekleştirdi ve bu evlilik 1993’e kadar sürdü. 1994 yılında ise dönemin MİT Müsteşarı Sönmez Köksal ile hayatını birleştirdi. Bu evlilik, Akın’ın diplomat eşiyle birlikte Paris’te sefirlik yapmasına vesile oldu ve ona farklı bir yaşam deneyimi kazandırdı.

Sağlık Mücadelesi ve Yazarlık Kariyeri

2002 yılında nazofarenks kanserine yakalanan Akın, bu zorlu süreci büyük bir metanetle atlattı. Hastalığı yenmesinin ardından, deneyimlerini ve yaşam felsefesini kaleme aldığı kitaplar yazdı. “Hayata Merhaba”, “Güzelliklere Merhaba”, “Lezzete Merhaba” ve “Filiz Akın ile Güzellik, Sağlık ve Genç Kalma Üzerine” gibi eserleriyle okurlarına ilham verdi.

Mirası ve Etkisi

Filiz Akın, sadece bir sinema yıldızı değil, aynı zamanda zarafeti, entelektüel birikimi ve yaşam mücadelesiyle de örnek bir insandı. Onun filmleri, Türk sinemasının altın çağını yansıtırken, yazdığı kitaplar ve yaşam tarzıyla da birçok kişiye ilham kaynağı oldu.

Onun ardından, Türk sineması bir yıldızını kaybetmiş olabilir, ancak bıraktığı eserler ve anılar, nesiller boyu yaşamaya devam edecek.